Yıllar önce, ülkemiz ciddi bir savaş içerisindeydi. Askeri olarak zayıf olduğumuzdan savaşı hazin bir şekilde kaybediyorduk. İnsanlar ölüyor, ülkemiz duraklama noktasından çöküşe doğru hızla ilerliyordu. İnsanlar bu duruma bir çözüm ararken bilim insanlarımızdan bir çözüm ortaya atıldı: Süper insanlar. Laboratuvar ortamında döllenen yüz embriyo üzerinde ciddi deneyler yapıldı. Deneylerin sonucunda, onca başarısızlığın ardından ciddi bir başarıya ulaşılmıştı. Amaçlanan güčler elde edilmiş, kendi ordumuzu yaratır hale gelmiştik. Bebekler büyüme aşamasındayken ülkemiz sömürge haline gelmişti. Bu acı durum bebekler büyüyene kadar devam etti. Yeni süper insan ordumuzla bu savaşı bir sonuca bağlamış olduk, özgürlüğümüz kazanıldı. Her şey sona erdikten yıllar sonra bir deney daha yapıldı, yüz embriyo daha bu deneylere tabiî tutuldu. Ülkemizde normâl insanlar ve süper insanlar barış içerisinde yaşıyordu. Ta ki yönetim değişene kadar. Yeni başkanın başa gelmesiyle süper insanlar kabûl görmemeye başladı. Baskıcı politika ile bu güçleri yok edecek bir aşı gelistirildi. Herkes bu aşıyı olmak zorundaydı, oldular da. Tabii bir grup haricinde. O grup, yıllarca gölgelerde yaşadılar. Kimseye belli etmeden, sessiz sedasız... Fakat, artık onlar için intikam zamanı gelmişti. O grup kendi adaletlerini uygulamaya ve intikam almaya gelmişlerdi. Kısacası, kendi ellerimizle bir süper çete oluşturmuştuk. Peki, ben bu hikayenin tam olarak neresindeydim? Ah, ben sadece bir polistim. O suç çetesinin başındaki katilin takıntılı olduğu sıradan bir polis... Onlar kendi adaletleri için savaşıyordu, aynı şekilde ben de. Bakalım, kartların bilindiği bu kumarda kazanan kim olacaktı? ***
5 parts