Kişinin kalbinde duyguya dair hiçbir şey kalmamışsa bedenin varlığı anlamsızdı. Önce kalbe dokunmadan direk tene değen eller gerçek bir insana değmiş sayılır mıydı? Ya da gördüğü manzara karşısında parıldamayan gözler bomboş bakışların kurbanı olduğu halde canlı mıydı? Dümdüz bir suratla, gülümsemek için çaba sarf etmeyen bir çift dudak başka bir dudakla birleşse ne olurdu peki? Bataklığın en dibinde çığlık atmaya tenezzül etmeyen kişi, sırf ölümü dahi göze alacak kadar mutsuzsa, hissizliği kabul edilir miydi? Beden ruhtan ayrılmak için sadece son bir hamle bekliyordu. Peki ya kişi ufak bir bıçak darbesiyle cılız bedenine tutunmuş incecik ipi koparmak kadar basit bir işlemi yapmamak için direniyorsa? Ya hala bağı olduğunu sandığı ruhu çoktan başka bir aleme göç ettiyse ve ruhundan geriye kalan tek hediye aldığı sayılı, soğuk nefeslerse?..
35 parts