Hayatım bir sonbahar gibiydi.
Uçsuz bucaksız sonu gelmeyen bir sonbahar.
Yapraklarım... Onlar birer birer dökülmüşlerdi, geri gelmemek üzere.
Artık kupkuruydum.Beni hayatta tutan tek şey ise kurumak üzere olan köklerimdi.
------------------◇------------------
Kalbimdeki yara geçmiyordu. Her zaman içime mıh gibi oturuyordu.
Bu sonbahardan da bir türlü kurtulamıyordum.
Bir ormanda ağaçlar ve yaprakların arasındaydım. Her yer kurumuş yapraklarla doluydu. Turuncu, kırmızı, gri, siyah karışımı bir sürü yapraklar...Yapraklarım dökülüyordu. Yere yavaş yavaş düşüyor ve diğer kurumuş yaprakların arasına karışıyorlardı. Sadece bir tane yaprak kalmıştı dalımda. Sonra hafif esen rüzgâr o son kalan yaprağımı da düşürmüştü. Yere yavaş yavaş düştü ve diğer kurumuş yaprakların arasına karıştı. Sonra biri geldi ve köklerim canlanmaya, dallarım yeşermeye, yapraklarım yeniden açmaya başladı. Peki o gelen kimdi? Kalbimdeki yaraları sarmaya beni yeniden ayağa kaldırmayı başaran kimdi?
♡~♡~♡~♡~♡~♡~♡~♡~♡~♡~♡~♡~♡~
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi.
Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi.
Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi?
İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri.
Mumlar üfledim, dilekler diledim.
Kayan her yıldızda adını sayıkladı dilim.
Ve o bana doğru tek bir adım geldiğinde
Ben hiç gitmesin diye bütün yolları denedim.
🏀
"Doruk?" dedim heyecanla. Bakışları yüzümde oyalanmaya devam ettikçe duramadım yerimde. Bir şey söyleyecekti. Bir şey söylemek için buradaydı. "Kaptın mı formayı?"
"Feza," dedi ve seri adımlarla ona doğru ilerlediğim sırada o da birkaç adım yaklaştı bana. Sadece ismimi söylemişti ama heyecanını yansıtması için bu yeterliydi. Devam etmesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Kaptık formayı."