Sevgili Mısra; Huzur veren mekanlar azdır.Güzel kitaplar,güzel insanlar azdır.Güzel müzikler azdır.O yüzden buldun mu huzur vereni bırakmayacaksın.
Her gün özenle davranacaksın,özenle seveceksin,özenle konuşacaksın.Sana huzur veren her ne olursa olsun.Bir insan,bir müzik,bir kitap,bir mekan..
Hor kullanmayacaksın.Biliyorum biraz fevrisin.İçinde tamamlanmamış yerler, boşluklar var.Olur olmaz yerlerde geçmişinde yaşananlar travma olarak gösteriyor kendini.Bunları biliyorum ama ben senin içini de biliyorum Mısra.Senin hayallerini kurmaktan uyuyamadığın şeyleri de biliyorum.
Üzülme.Herşey o kadar güzel yoluna girecek ki.Hayallerini bir bir yaşayacaksın.Korktuğun insan olmayacaksın.Baban gibi olmayacaksın.Korkma lütfen.Sen sadece pes etme,umudunu kaybetme.Güzel şeyler hep zor oldu.Kolayca mutluluğa erişenler iki dakika sonra mutluluğu kaybetti.İçindeki öfkeni,hüznünü de baskılama lütfen.Kendinle ,Allah'la konuşmayı ihmal etme.Sen en çok öyle rahatlıyorsun çünkü.Herşey yoluna girecek Mısra.Sabret, pes etme .Kendine ve sana iyi gelenlere güzel bak lütfen.
❝Burası Karadeniz, burada hiçbir aşk mücadelesiz olmaz.❞
"Karadeniz'e eskiden Konuk Sevmez Deniz derlermiş," dedi. Sesindeki buz dağı yüreğimi titretti.
Bunu daha önce hiç duymamıştım. Demek hırçın dalgaların sahibi olan Karadeniz'e Konuk Sevmez Deniz diyorlardı. İlk kez duyduğum için olsa gerek garibime gitmişti. Ben de buraya gelen bir konuktum.
"Peki ya, öyle mi?" diye sorduğumda bakışlarımı usulca ona kaldırdım. "Burası gerçekten konuk sevmez mi?"
"Sevmez," dedi Kuzey net bir dille. "Alır, götürür, öldürür seni. Sen de elbet gideceksin buralardan, ait olduğun yere döneceksin. Buralar hiç konuk sevmez."
Bir düşman kapıyı çalar.
Elinde ölümle bekler.
İmkânsız bir aşk başlar.