* Karan, hemen yanında oturan Çağıl'ın gözlerinin içine dolu dolu baktı. Şöminenin ateşinin loş ışığı yüzlerini aydınlattıkça sakladıkları duyguları da gün yüzüne çıkarıyordu. Çağıl kendini suçlu hissediyordu. Karan'ın bakışlarından kaçmaya çalışsa da bunu pek beceremiyordu. Üzerlerindeki pikeyi biraz daha yukarı çekerek iyice yerleşti koltuğa. ''Sorun Nükhet, değil mi?'' diye sordu Karan gözlerinden hafif hafif süzülen yaşları silerek. Çağıl bu sorudan çok Karan'ın titrek sesine kırılmıştı. Gözlerini sıkıca yumdu. Boğazındaki yumru bilmem kaçıncı kez konuşmasına engel oluyordu. Karan cevap alamayınca sürdürdü sorularını. ''O'nu unutamadın, değil mi?'' Çağıl, gözlerinde taşıdığı hüznü artık gizlemekten yorulmuştu. Karan'a döndü hızla ve dudaklarını Karan'ın dudaklarıyla buluşturdu. O an dünyadaki tüm güzel hisler burada, bu odanın içinde gibiydi. ''Hayır,'' dedi Çağıl gözlerini Karan'ın gözlerinden ayırmadan. Dudakları birbirilerine çok yakınken devam etti konuşmaya. Bu kadar yakınken her kelimede birbirilerine dokunuyorlardı. ''aksine seni kaybetmekten korkuyorum.'' Yayım tarihi 15/02/2020 Yorumlarınız benim için altın değerindedir. Desteklerinizi eksik etmeyin lütfen.
13 parts