Doğruluğun ve sessizliğin seslenişin hüzünlü ve bir o kadar muazzam hisleri heyecan verici bir hikayeyle genç bir yazar tarafından kaleme alındığı bir eserin içerisinde yer alıyorsunuz. Sinirle bütünleştikten sonra düşündürücülüğün pençesine atılmaya hazırlanın. Yaptıkları şeyler sıkça adından bahsettilercek fakat imzaları asla gün yüzüne çıkmayacaktı. Bazılarının adaletsizliğini, susmalarını, korkaklığını kötülüğünü yerle bir ederek adetin yerini bulmasını uzun ve huzurlu bir seyre dalarak izleyecek olan 3 kafadarın hikayeleri sizlerle.
Ufaktan bahsedecek olursak;
15 yaşındalardı daha filizleri baharı bekliyordu.
Hüzün kaplamıştı dağlarını! Onları bulmaları için tecrübenin büyüttüğü "Anneleri, Babaları!" yoktu, ıssız ve sessiz büyüyorlardı. Zamanla ismimleri de unutulmuştu. Hüzünle mi büyüyorlardı, savaşla mı cevap vermiyorlardı.
Üstün Kaya'nın notları açıklamaya yelteniyordu hissettikleri duyguları!
"12 yaşındaydık ben, Can Bozak, Kötü Şanlı ile aynı evdeydik sıradan sıkıldığımız bir geceydi işte..
Gülüyorduk bir çocuk GÜLMELİYDİ zaten! Ailemiz yanımıza geliyordu. Serdanya şehri hiç olmadığı kadar sessizleşmişti. Savaş verdiğimiz şehrin topraklarında son kahkahalarımız yükseliyordu. Canımızı yakan ne olabilirdi ki 12 yaşındaydık kimine göre çocukluğun yaşlarıydı kimine göre büyümenin yaşıydı. Bize göre büyüdüğümüzün yaşıydı. Babam son kez sarılmıştı, sıkıcaydı sarılışı sonu hisseder gibiydi sanki.
Bu kocaman evrende yalnız kalacağımızı hissetmişti. Yaşananlar bize adaletin olmadığının kanıtını gösteriyordu çabanın direnişin Devlet kanadında hiçbir şey ifade etmediğini gösteriyordu acı ve uzun bir yolda kaybolmamıza yitiyordu resmen üstünde "Adalet Mülkün Temelidir." diye yazılan yerler yazıdan ibaret kalıyordu.
Bizler, bizlerin yok oluşunun hikaye
"Tatlı dile, güler yüze
Doyulur mu, doyulur mu?"
Sesli kahkahalar eşliğinde Neşet Babaya eşlik ediyordum, rakı bardağını kafama diktim ardından gözlerim karşı masaya kaydı. Dirseklerimi masaya yasladım, elimdeki rakı bardağını masaya indirdim usulca.
Geldiğimden beri bakışları bakışlarımdan ayrılmayan adama gülümsedim nazlı nazlı. Daha sakin ve yumuşak ve sessiz çıkmaya başladı sesim,
"Aşkınan bakışan göze
Doyulur mu, doyulur mu?"
Kollarını göğsünde bağlamış, bal gözlerin sahibi bana cürretkar bakışlarla bakmaya devam etti, bir ara dudağının köşesi kıvrılır gibi oldu yanımda oturan insanlar umurunda değildi o kendinden emindi. Geceyi onun kollarında bitireceğimden emindi.
***
Hikaye tamamen kurgudur. Gerçek olay ve kişilerle alakası yoktur.