Sevgiye aç iki yaralı yürek Buse ve Berke'den sonra Buse'nin en yakın arkadaşı Seda'nın hikâyesini okumaya hazır mısınız?
Buselik adlı ilk romanıyla okurlarını samimi kahramanlarıyla tanıştıran Başak Kızıltan, hiç bitmesin denecek bir romanla daha bizi baş başa bırakıyor. Seda kendisini aşka teslim edecek kadar güçlü bulmazken onun gerçek aşkı olmayı kim hak edecek dersiniz?
Peki Yankı, Seda'nın kendi yüreğine bile dinletemediği sesini dünyalara duyurabilecek mi? Geçmişin acı dolu yükünü geleceğin mutluluk umuduna yüklemekten yorgun yüreklerin aşkını okumaya hazır olun. Buse ve Berke'yle Buselik'te hissettiğiniz heyecan, Aksiseda'da Seda ve Yankı'yla artacak.
*Seda, ben öyle aşk meşk sözleri söyleyebilen bir adam değilim. Dümdüz biriyim. Beni tanıdın, aksi, sert, düz, patavatsız bir adamım. Hani odun diyorsun ya bana, öyle işte. Hep böyleydim, önceden de, şimdi de. Sana kalbimi açtım ben, en kanayan yaramı anlattım. Senin bu yaramı iyileştirmeni, bizi iyileştirmeni bekliyorum Seda. Asıl sen kanatma yaramı. Eğer ben şu zamana kadar sana olan hislerimi belli edemediysem, tamam eşeklik bendedir, ama sen de anla beni lütfen.*
Ne güzel şeydi çocuk olmak...
Tozlu yollarda koşmak, oyunlar kurmak, gülmek en saf halinle. Ne güzeldi kirlenen eller, en temiz halimizde. Ne özeldi yaşanan her an, farkında olmadan. Çocukluk hayalleri, kurulan arkadaşlıklar.. Aşık olmak belki de, ne anlamını ne hissiyatını bilmeden.
Hayatımın en zor yılları sanardım çocukluğumu.. Şimdi ise hayat çok daha acımasız.
Bir oyuncağım bile yoktu mesela. Bir oyuncakçı dükkanı vardı, her sabah daha açılmadan gider yeni bir oyuncak gelmiş mi diye merakla beklerdim. Bir gün pembe renkte çok güzel bir uçurtma geldi dükkana. Sonra bir çocuk gelip annesine yalvara yakara aldırdı o uçurtmayı. Bense arkasından bakakaldım öylece. Çünkü benim şımarmaya, istediğim olmayınca ağlamaya hakkım yoktu. Çünkü benim şımarabileceğim bir ailem yoktu...
Sonra bir çocuk çıktı karşıma. Benden sadece birkaç yaş büyüktü ama kocaman bir kalbi vardı.. Ne mi oldu?
O çocuk benim ailem oldu...
"Son bir masal anlatayım mı sana? Bir varmış, bir yokmuş.. Zamanın birinde küçük bir süper kahraman varmış. İnsanlara yardım eder, kimsenin başına kötü bir şey gelmesine izin vermezmiş. Hiç dostu yokmuş ama. Yapayalnızmış koca dünyada. Bir gün başı derde giren bir peri kızı görmüş. Hemen gidip kurtarmış onu. Bir daha asla zarar görmesine izin vermemiş. Kızın upuzun kıvırcık saçları varmış. Saçlarıyla oynamayı çok severmiş. Aşk nedir bilmezmiş önceden, kızı tanıdıkça öğrenmiş. Çok sevmişler birbirlerini. Sonra.."
"Sonra?"
"Gökten üç elma düşmemiş ve bu masal burada bitmemiş.."