Nasıl olduğunu anlamadığım halde kendimi kim olduğunu bilmediğim kocamın koynunda bulmayı beklemiyordum. Yatağın üzerinde bembeyaz balık model, hayallerimde ki gelinliğimle oturuyordum. Tam karşımda ki aynadan görünümüm o kadar güzel görünüyordu ki bir an Allah'ıma şükür etmiştim beni bu kadar güzel yarattığı için. Yanlış anlamayın egoist, ukala ve kendini beğenmiş biri değilim. Ama şimdi güzel olduğumu da inkâr etmek olmazdı. Kapı narince çalınınca içimi bir heyecan kaplamıştı. Kapı yavaşça açıldığında içeriye o girmişti. Yüzüne bakamıyordum. Sadece ayakkabılarını görebiliyordum. Onu sevmiyordum ama ona karşı çokta boş sayılmazdım. Yanıma geldiğinde ellerimden tutup ayağa kaldırdı ve eğdiğim başımı kaldırıp tam gözlerimin içine bakmaya başladı. "Çok güzelsin..." Söylediği şeyle kızarmaya başlamıştım bile. Tekrar başımı eğdiğimde tekrar kaldırdı ve imalı bir gülüşle "İki lafımla böyle kızarıyorsan, herhalde sabaha kadar kırmızının her tonuna bürünmen çokta olanaksız değil." demiş ve benim daha da utanmama sebep olmuştu. Diğer elinde tuttuğu kutunun içindeki -Yüz Görümlüğü- gerdanlığı çıkarınca bu kadarda adetlere uymasını beklemiyordum. Yaklaşınca midem kasıldı ve daha da kızarmaya başladım. Elindeki gerdanlığı boynuma zarifçe taktığında -sanırsam- kokumu içine çekti ve tekrar geri çekildi. "Şurimşine'den Şurina istiyorum. Eminim bana karşı bu süreçte kalbin boş kalmamıştır. " dediğinde şaşırmıştım. Ama doğru söylüyordu. Ayrıca o ve ben istesekte istemesekte bir şurina olmalıydı. Adetler böyleydi ve hasta olan annemi üzmek en son isteyeceğim şeydi. Sırayla bütün hayallerini gerçekleştirmiş ve şimdi de en son hayaline sıra gelmişti. "Belki de şurina olunca işler değişir, mutlu oluruz?" "Bilemeyiz... onu şurinamız belirleyecek..."All Rights Reserved