Mutsuzluğun her tarafı griye boyadığına inanıyordum, hiç şüphesiz. Daha sonra zaman bana her tarafı renkli görmenin, yani mutluluğun gözümüzü kör ettiğini, eğer mutluysak hiç bir şeyi göremediğimizi anladım. Acının tonu azalmıyordu, bir acı diğeriyle kıyaslanamıyordu. Hayatı keşf ederken bir-birimizle ilgilenmeyi de ihmal etmiyorduk. Sonrasında mutluluk sandığımız şey yerini acıya bırakıyor, bizi zehirliyordu.
Elizabeth ve Finn yeniden bir yola çıkarken, olacakları düşünmeden anı yaşamayı, öğrenmeyi, birlikte büyümeyi seçiyorlardı. Lakin hayatları sadece bir-birlerinden ibaretken yavaş-yavaş eriyorlardı.. Mutluluk yerini acıya bırakıyordu..
Karan Haznedaroğlu. 27 yıldır her istediğini elde eden, sadece adıyla bile bütün kapıları açabilecek bir adam.
Şimdi her şeyden çok istediği bir şey vardı. Onu alarak buz tutmuş kalbinin en güzel köşesine saklamak, gülümsemesiyle çıkan güneşte ısınmak istiyordu.
Hale Seçkin.. onu 1 yıldır kanatlarının altında yaşatıyordu. Her ne kadar BERCESTE bunu bilmesede...
+18 içeriklidir. (sahneler/ argo kelime ve konuşmalar vardır.)