Mutsuzluğun her tarafı griye boyadığına inanıyordum, hiç şüphesiz. Daha sonra zaman bana her tarafı renkli görmenin, yani mutluluğun gözümüzü kör ettiğini, eğer mutluysak hiç bir şeyi göremediğimizi anladım. Acının tonu azalmıyordu, bir acı diğeriyle kıyaslanamıyordu. Hayatı keşf ederken bir-birimizle ilgilenmeyi de ihmal etmiyorduk. Sonrasında mutluluk sandığımız şey yerini acıya bırakıyor, bizi zehirliyordu.
Elizabeth ve Finn yeniden bir yola çıkarken, olacakları düşünmeden anı yaşamayı, öğrenmeyi, birlikte büyümeyi seçiyorlardı. Lakin hayatları sadece bir-birlerinden ibaretken yavaş-yavaş eriyorlardı.. Mutluluk yerini acıya bırakıyordu..
Sırf kuzeni için Mardin'in Acımasız ağasına kurban edilen Larin...
Annesi için berdeli kabul eden Baran ağa...
Kuma yoktur!
Bol bol +18 sahneleri olacaktır!
Bunları dikkate alarak okursanız çok
sevinirim canlarım:)
Kıskançlık bol bol vardır!