Hayat İşte...
  • مقروء 304
  • صوت 9
  • أجزاء 4
  • مقروء 304
  • صوت 9
  • أجزاء 4
مستمرة، تم نشرها في أغسـ ١٥, ٢٠١٤
Lanet olsun ki, babamın iğrenç korumalarından kaçmak için koşuyorum. Arkama baktığımda görünürlerde yoktular. Köşeyi döndüğümde birisine çarptım. Aynı zamanda da yere düştüm. Kafamı kaldırdığımda benim yaşlarımda ve fazlasıyla yakışıklı birisiydi. Ama genede konuştum. 

"Yuh be önüne baksana." 

"Asıl sen önüne bak, bana çarpan sensin ufaklık" dedi. 

Bu sırada da ayağa kalkmıştım. Üstümü silkeleyerek hızlıca yürümeye başladım. Kolumdan tuttu. 

"Acelem var, bırakır mısın? "

Bu sırada da karşımızdan gelen 2 adamı gördüm. 

"Lanet olsun, bırak. " 

Benim birşeyden kaçtığımı anlatmıştı. Beni duvara yapıştırdı ve kafamı boynuna döndürdü. Adamların yanımızdan koşarak geçtiğini ayak seslerinden anlamıştım. Beni bıraktı ve konuştu. 

"Bana borçlusun."

"Değilim , senden bana yardım etmeni istediğimi hatırlamıyorum."

"Ama yardım ettim ve bana borçlusun. "

Bunları konuşurken hala bedenlerimiz birbirine yaslanıyor ve yüzlerimiz çok yakındı. 

"Pekala, birdaha görüşürsek borcunu ödeyeceğim."
جميع الحقوق محفوظة
قم بالتسجيل كي تُضيف Hayat İşte... إلى مكتبتك وتتلقى التحديثات
or
إرشادات المحتوى
قد تعجبك أيضاً
AİDİYET - ADEN & DEVRİM بقلم RuyamG
37 جزء undefined أجزاء إكمال
''Yıllardır beni görmeni bekliyorum.'' Bir eli çıplak sırtımdayken diğer eli bacağımı okşuyordu. Sıcak nefesi dudaklarıma vururken ifadesiz kalmak benim için çok zordu. İçimden yükselen duygularla ona teslim olmak istiyordum. ''Her zaman bir adım arkandaydım. Sadece bir kere... kafanı çevirseydin beni görürdün, Aden.'' Sesindeki muhtaçlık ona hiç yakışmıyordu. Herkes onun gücünden ve ne kadar yenilmez olduğundan bahsederken onun tek istediği bendim. Hem de yıllardır... Hislerini bilmediğimi ve onu görmediğimi düşünüyordu. Ne kadar yanıldığını ah bir bilse! ''Kokunu özledim.'' Kafası boynuma sokulurken bedenim istemsiz olarak titredi. Ben... daha önce bu hislerle hiç kuşatılmamıştım. Bedenim benden bağımsız hareket ediyordu. ''Devrim...'' Anında işaret parmağıyla dudaklarımın üzerini örttü. ''Şhhh,'' ''Bugün benim sıram, Aden Özkan.'' Hem aklımı başımdan alıyor hem de konuşmama izin vermiyordu. ''Seni her gördüğümde yapmak istediğim ilk şey buydu.'' Sırtımdaki elini sıkılaştırırken bacağımdaki elini daireler çizerek belime çıkardı. ''Seni böyle kollarımın arasında sarmak istiyordum.'' Fısıldayarak, ''Sonsuza kadar.'' dedi. ''Devrim, ben...'' ''Bir kez daha sözümü kesersen Aden, seni susturma yöntemim dudaklarım olacak.'' Ne!? Şaşkınlıkla gözlerim açıldı. Kollarının sıcaklığıyla mayışan bedenim gerginleşti. ''Buna daha fazla dayanamıyorum. Sensizlik... beni mahvediyor.'' Sözleriyle darmadağın olmuş bir haldeydim. Onun olmak istiyordum. Bunu yapamazdım çünkü bizim ailelerimiz düşmandı! Devrim ne düşündüğümü anlamış olacak ki, ''Siktiğimin düşmanlığı umurumda bile değil, Aden.'' dedi. Oturduğum masaya heybetli bedeniyle yaklaştı. ''Ben Devrim Soypak, seni kendime alacağım.'' ''Öyle ya da böyle!'' ''Hazırlan Aden, çok yakında gelinim olacaksın.''