Yağmur bastırdığında çıktığım yolda gördüm ben o büyük Çınar Ağacını. Kim bilirdi ki o gün o ağacı bir başka gözler görecek ve benim hayatıma dokunacaktı o gözlerin ateşi. Sevgisiyle, üzüntüsüyle, anılarımla, unuttuklarımla dokunacaktı ve küle dönmeyen hiçbir yer kalmayacaktı. O ateşin içinde ne kadar yaşabilirdim bilmiyordum ama eğer kaybettiğim anılarımı bulamazsam kaybedecektim tüm kazandıklarımı. Peki şuanda yağan bu yağmur, beni sırılsıklam ederken yanan Çınar Ağacı dallarını koruyabilecek miydi bu kızıl ateşten? Altı yaşında bir yetimhaneye bırakılmış on iki yaşında bu hayattan çıkarılmış Çisem geçmişinde unutulmaya yüz tutmuş anıları ile tekrar yüz yüze gelecektir ve bütün bu anıları hatırlamaya başladığında çıkagelen Egemen, Çisem'e yabancı gelen bazı duygular hissettirdiğinde Çisem'in hayatı daha da allak bullak olacaktır. İkisinin hayatında ki bazı parçalar bir yapboz misali birbirini tamamladığında belki de onları mutsuz bir son bekleyecek ve bu sondan birbirlerine tutunarak kurtulabileceklerdi. Birbirlerinden ayrı düştüklerinde ise her şey kaderin insafına kalmıştı... "Sen kendini bu Çınar'dan uzaklaştırmaya devam ettikçe, hiç farkında olmadan kapılıyorsun bu Koca Çınar'a..." "Çisem beni hep koruyacak mısın?" "Koruyacağım."