"Alaca," derin bir nefes alarak durdum. Ona dönerek kaşlarımı kaldırdım.
"Kendim gerçekten-" bir adım atarak bana yaklaştığında bedenim gerilirken, hafiften hızlanan nefesimle kendime lanet ettim. Gözleri gözlerimde ve oldukça yakınımdaydı..
Gözlerim istemsizce dudaklarına bir saniyeliğine kaydığında hızlıca çekerek bir adım geri atacağım sırada taşa basmamla, düşeceğim an onun tutmasıyla kollarım boynuna sarılmış ve az öncekinden de daha fazla yakın bir mesafeye geçiş yapmış bulunmaktaydık.
"Dikkatli ol."
Burnuma gelen kokusuyla gözlerim istemsizce kapanırken, bir kaç saniye öylece kalmıştık. Kendime biraz olsun geldiğimde hızlıca toparlanarak bir kaç adım geri attım, başımı arkaya çevirip baktığımda gelmiş olduğumuzu farkettim.
"Hırkanı getireyim, bizde kaldı. Çok teşekkür ederim yeniden." Hızlıca anahtarımı çıkartarak kapıyı açtığım gibi odama koşturdum. Hırkayı alarak tekrar kapıdan çıktığımda gitmiş olduğunu görmemle birlikte olduğum yerde kalakaldım.
Ne yani, hırkasını ona vermemi istemiyor muydu? Bende kalmasını mı istiyordu?
Ona ait olan bir şeyin, bende kalmasını..
Kalbini savaş meydanında bırakmış bir asker, o intikamı elbet bir gün alır.
...
Alakurt lakâbıyla bilinen Kurter Alacakan, ülkesinin en başarılı askerlerinden biridir. Bir gece vakti timiyle gittiği Kafes operasyonunda timdeki dostlarını acı bir şekilde kaybeder.
Her şeyini kaybettiği o zifiri karanlık gecede, kan dolu toprağa bakıp, toprağı avuçlayarak korkunç bir intikam yemini eder.
Ve her şeyi ardında bırakıp şehre geri döndüğünde, hiçbir şey aynı kalmayacaktır.
Özellikle de General'in kızıyla tanışıp, onunla aynı intikam yoluna başkoyduktan sonra...
ALACAKAN.