"Alaca," derin bir nefes alarak durdum. Ona dönerek kaşlarımı kaldırdım.
"Kendim gerçekten-" bir adım atarak bana yaklaştığında bedenim gerilirken, hafiften hızlanan nefesimle kendime lanet ettim. Gözleri gözlerimde ve oldukça yakınımdaydı..
Gözlerim istemsizce dudaklarına bir saniyeliğine kaydığında hızlıca çekerek bir adım geri atacağım sırada taşa basmamla, düşeceğim an onun tutmasıyla kollarım boynuna sarılmış ve az öncekinden de daha fazla yakın bir mesafeye geçiş yapmış bulunmaktaydık.
"Dikkatli ol."
Burnuma gelen kokusuyla gözlerim istemsizce kapanırken, bir kaç saniye öylece kalmıştık. Kendime biraz olsun geldiğimde hızlıca toparlanarak bir kaç adım geri attım, başımı arkaya çevirip baktığımda gelmiş olduğumuzu farkettim.
"Hırkanı getireyim, bizde kaldı. Çok teşekkür ederim yeniden." Hızlıca anahtarımı çıkartarak kapıyı açtığım gibi odama koşturdum. Hırkayı alarak tekrar kapıdan çıktığımda gitmiş olduğunu görmemle birlikte olduğum yerde kalakaldım.
Ne yani, hırkasını ona vermemi istemiyor muydu? Bende kalmasını mı istiyordu?
Ona ait olan bir şeyin, bende kalmasını..
Sırf kuzeni için Mardin'in Acımasız ağasına kurban edilen Larin...
Annesi için berdeli kabul eden Baran ağa...
Kuma yoktur!
Bol bol +18 sahneleri olacaktır!
Bunları dikkate alarak okursanız çok
sevinirim canlarım:)
Kıskançlık bol bol vardır!