"Benden gidebilmen için önce beni yok etmen gerekiyor" sesi sertti, tıpkı büründüğü kişilik gibi. Bunu yapamayacağımı benim kadar oda iyi biliyordu.
"Seni gördüğüm o güne lanet olsun" hıçkırıklarım odada yankılandı
"O benim en özel günümdü" yüzündeki sırıtışla kanım dondu, bedenim üşüdü.
"Seni yok etmeden yok olmicam, sözüm olsun" bu sefer sırıtma sırası bendeydi. Sonumu belirleyenin sonu olacaktım. Bunu ne pahasına olursa olsun yapacaktım.
Ölüme adımlamak bile ondan gitmeme imkan sunmuyordu, sonum oydu, sonumu belirleyen oydu.
O beni ona mahkum edendi, bense onun mahkumu.
O Poyraz'dı ben ise Alev.
Alev'leriyle bolca yakacak bir Aşk hikayesi mi? Yoksa Alev'leriyle kavuracak bir intikam hikayesi mi?
***
Bu hikaye tamamen hayal ürünüdür, gerçeklik payı yoktur.
Yazmayaya kaldığım yerden devam ediyorumm....
Pencerenin kenarında tekerlekli sandalyede, ölmeyi bekleyen adama! Berdel olarak verilmiştim...
Urfa'nın dar sokakları üstüne, üstüne gelirken savaşmak hiç bu kadar zor olmamıştı...
Liya Dağdeviren
Hazar Harzemşah
@! Tüm haklar şahsıma aittir. Çalıntı veya kopyalama durumunda yasal işlem başlatılacaktır!.