•yetişkin içerik
•nefretten aşka
•aksiyon ve romantizm
⚰️
Ressamın kalbi cayır cayırsa dumanla kaplanırdı tablolar, yazarın zihnindeki çerçeveler paramparçaysa solukları sökerdi satırlar. Kelimelerin canı olurdu, belki ruhu veya var oluşu. İnsanın göğsü sıkışırdı da parmak uçlarım kaşınıyor derdi. Çocuklar karanlıktan korkardı da ışığı seviyorum derdi. Ve ölüler yeniden doğmaktan korkardı da yaşama küserdi.
Bir haftanın yedi canı olurdu, kadınlar kalplerinde yedi çerçeveyle doğardı. Kız çocuğu anılarını biriktirmeyi severdi ama boyu çivilere yetmezdi, küçücük boyuyla bir tabureyi çekiştirip astı bir bir çerçeveleri ve içine fotoğraflarını eklerken gülümsedi. Onları sevdi, parmak uçlarıyla okşadı, yeterince inanırsa sonsuzluğa karışacakmış ve sonsuzluğa onunla karışacakmış gibi bir güvenle fotoğraftaki mavi gözlere baktı.
Yıllar geçti, boyu uzamıştı.
Öyleyse bu sefer neden o tabureye çıkmıştı?
Hikâyemiz çarpık ilişkilerin, sırların, yalanların göbeğinde kalan Hicran'ın yeni girdiği ortamda karşılaştıklarını anlatıyor.
Hicran 28 yaşında genç bir öğretmendir. Bir gün sahilde tanıştığı genç adam ona sahte sevgili olmayı teklif eder. İkisi de birbirinden zor durumdadır. Levent dedesinin vasiyeti gereği evlilik ciddiyetinde bir ilişki yaşamalıdır. Hicran'da acil para bulmalıdır. Levent kendi sebepleri gereği evliliğe karşıdır. Hicran'da gerekçelerini söylemeksizin teklifi kabul eder ve hiç tanımadığı bir dünyaya adım atar. Levent'in arkadaş grubuyla, ailesiyle olan imtihanı da başlar. Hiçbir ortak noktası olmayan bir grup genç ile tanışınca hayatın ne kadar zor olabileceğini anlar. Artık hiç tanımadığı ortamlara girecek, bir sürü insanla tanışacak ve bir cinayetin çözülmesine yardım edecektir.
Öldürüldüğü evde sayılı insan olduğu göz önüne alınırsa 11 sene evvel ölmüş bir kızın katilini bulmak ne kadar zor olabilir? Bir doğum günü partisi, 11 tane şüpheli ve bir tane ceset...