James Sirius Potter sessiz adımlarla taş binaya yöneldi, basamaklardan teker teker çıktı. Ahşap kapının önüne geldiğinde bebeğin yüzüne eğildi. "İyi olacaksın Herm teyze, acı çekmeyeceksin. Hatta zamanın sana verdiği kutsal görevle tüm ailelerin yarasını saracaksın, kayıp vermelerine izin vermeyip herkesi iyileştireceksin." Baş parmağıyla bebeğin yanağını okşadı. Onu bu yetimhanenin önüne bırakmak çok acıydı, yeni doğmuş Hermione Granger'ı 1927 yılına getirip Voldemort ile aynı yetimhaneye bırakmak istemiyordu fakat dünyanın yok olmasına izin veremezdi. "Canavarı insan yapmak senin görevin Herm teyze, zaman olması gerektiği gibi işleyecek. Ve sen yine kahraman olacaksın."
"Bir bilsen ne kadar zamandır şunun hayalini kurduğumu." Şakağıma doğru bir öpücük daha kondurdu. "Seni doyasıya öpüp koklamayı." Ardından yanağıma indi öpücükleri. "Geldin ve beni dünyanın en mutlu adamı yaptın." Dudağımdan da öpüp alınlarımızı birbirine yasladı. "Seni çok seviyorum. Seni senden çok seviyorum."
Bu kez ben dudaklarına ufak bir öpücük bırakıp ayrıldım. "Seni çok seviyorum. En az beni sevdiğin kadar seviyorum seni." Kollarımı boynuna dolayıp yüzümü boynuna gömdüm. Kokusunu içime çektim.
Çok özlemiştim.