Boynuma kondurduğu her öpücük kalbimden kalan parçaları ezip geçiyordu. Kafasını hafifçe kaldırdığında denizin karanlığını yansıtan gözlerini gözlerime dikti. Sarhoştu. Fırsattan istifade var olan tüm gücümle onu ittim. "Bitmedi mi hâla?" sesim çatlamıştı. "Canımı yaktığın yetmedi mi? Daha çok mu yakmak istiyorsun? Yakamazsın. Ölmüş bir insanın canı daha çok nasıl yanabilir? Evet. Beni öldürdün. Ve ben yaşıyorum. Ruhumu kaybettim. O öldü. Bedenimi de öldür. Elinden geldiğince canımı yak. Ama beni yaşatma. Anladın mı? Canımı yak. Ama beni yaşatma. Kaldıramıyorum artık." Gözlerimden benden habersiz süzülüp giden damlalar özgürlüğünü ilan etmişti. Afallamıştı, Bunu yapmamı beklemiyordu. Ruhun siyaha boyanmış bir şekilde akıttığı bir kandı sanki bu. Hem ruhları öldürüyor, hem bedenlerdeki canı alıyordu. Ölü bedenler, dokunamıyordu birbirine. Yavaş adımlarıyla aramızdaki mesafeyi kapattı. "Ben sadece seni istiyorum. Kalbine kazıdığın acıları senden almak için istiyorum. Yaralarını sarmak için istiyorum. Yanlızca seni istiyorum." "Sen benim yaralarımı saramazsın!" sesim geceyi tiz bir şekilde aydınlattı. Ruhumun parçaları önce birleşip sonra tekrar dağıldı. "Bana her gün yeni bir yara açan birisi, benim yaralarımı saramaz!" . . . Wattpad'de YARALAR MAHZENİ isimli ilk kitaptır. (Ç)alan kişilere yasal işlem başlatmaktan çekinilmeyecektir.