Dört kelebek bir gün bir ateş görür. Bunun nasıl bir şey olduğunu öğrenmek istemişler. Birinci kelebek ateşe biraz yaklaşmış ve üzerinin aydınlandığını görmüş. Arkadaşlarının yanına gitmiş ve:
-Bu ateş aydınlatıcı bir şey, demiş.
İkinci kelebek bununla yetinmeyip daha fazla şey öğrenmek istemiş. Biraz daha yaklaşmış ve ısındığını hissetmiş. Demiş ki:
-Ateş aynı zamanda ısıtıcı bir şey.
Üçüncü kelebek bununla da yetinmemiş, biraz daha, biraz daha yaklaşmış. Bir anda ateşin kanatlarını yaktığını hissetmiş ve yanan kanatlarıyla arkadaşlarının yanına gitmiş.
-Ateş yakıcı bir şey!
Sonuncu kelebek daha da çok şey öğrenmek istemiş.
Biraz yaklaşmış, aydınlandığını görmüş. Biraz yaklaşmış, ısındığını hissetmiş. Biraz daha yaklaşmış, ateş kanatlarını kavurmuş.
Ve biraz daha yaklaştıktan sonra, tamamen yanan kelebek birdenbire ortadan kayboluvermiş...
*Ateşin gerçekten ne olduğunu belki bir tek o öğrenmiş; fakat geri dönüp diğerlerine söyleyememiş*
"Kalbim aklındaki kadar geniş değil, sadece, bir kişilik yer var."
i wanna li-li-li-lick you from your heaf tou your toes
and I wanna move form the bed down to the, down to the, to the flo'
But I gonna kn-kn-kn-know what-what's your fan-ta-ta-sy?