<<Bu hikaye bir Mucize fanfiction'udur>>
- aşırı cringelik içerir -
Marinette Alya ile bile vedalaşmadan koşarak eve gitti. Kuzeni bu saate kadar gelmiş olmalıydı.
Fırına giriş yaptığında hızlıca annesinin ve babasının yanağını öptü Marinette. Yerinde duramıyordu. Küçük bir çocuk gibi yerinde zıplıyordu. Aslında, çişini tutan bir maymuna da benziyordu hareketleri.
Bayan Dupain-Cheng kızının bu haline güldü ve sadece "Odanda." dedi. Bu tek kelime bile Marinette için yeterliydi. Koşarak evine çıktı, okul çantasını pembe L koltuğuna fırlattı ve zaman kaybetmeden odasına çıkan merdivenleri adımladı.
Odasının kapısını açtığında girmeden önce içeriye bir göz gezdirdi. Görünürde yoktu. Hızlıca odaya girip kapıyı kapattı. Yatağına çıkan merdivenleri tırmandığında yine kimseyi göremedi. En sonunda aklına minik terası geldi. Kuzeni oldum olası oraya bayılırdı.
Kafasının üstündeki kapağı ittirerek açtı ve artık gözler önündeydi! Salık, açık mavi, uzun saçları rüzgarda savruluyordu. Kot şortu ince, beyaz bacaklarının küçük bir kısmını sarıyordu sadece. Üstündeki siyah hırkanın şapkasındaki içi neon mavisi kedi kulakları, neon mavisi kapşon ipi ve aynı renkteki fermuarı, kuzeninin alaycıl sırıtışı ile Marinette'ye döndüğünde daha belirgin olmuştu. Kopkoyu mavi kocaman gözler, ince beli gizleyen bol giysiler, şort ve spor ayakkabı aşkıyla Marinette'nin karşısındaki kesinlikle kuzeni, Alexia Mia Moon'du.
"Hoşgeldin kuzen!"