Oğuz, ben ne olduğunu anlamadan ayaklarımın tam önüne bir şövalye gibi diz çöktü ve elini koyu renk kot pantolonun cebine atıp, dışı siyah kadife kaplı küçük bir kutu çıkardı. Tahmin ettiğim şeyi yapıyor olmaması için işler bu raddeye gelene kadar yüzlerce dua etmiştim ama şu dakikadan sonra yapacağı şeyi en aptal kadın bile anlardı. Elaya çalan gözlerini gözlerimin ta içine dikip, yüzüne aşık olduğum gülüşlerinden birini yerleştirdi. Eğer çok aşırı bir tepki olacağını bilmesem o gülüşe karşılık tiz bir sesle ağlamaya başlardım. Ben böyle olsun istememiştim, asla bunu hayal etmemiştim. Meydandaki herkes bizim etrafımıza toplanmıştı. Oğuz hiçkimseye aldırış etmeden bana bakmaya devam etti. Sonra her tınısı içimi delen güzel sesiyle muhtemelen haftalarca planladığı ve benim hayatım boyunca unutamayacağımı düşündüğü teklifini yaptı. "Benimle evlenir misin Nisan?" Keşke başka şartlar altında, çok başka şekilde ve benden başka birine aşık olsaydı da az sonra bu kadar üzülmeseydi diye düşündüm. Ama şu saniyeden sonra elimden de bir şey gelmezdi. Onu kandıramaz, yalan söyleyemezdim. Koca meydanda bizi izleyen herkesle göz göze geldik önce. Sonra önüme döndüm ve bu sefer de dünyada en cok sevdiğim adamla göz göze geldim. Daha fazla beklemedim, sesim kalabalığın arasından çıkıp sokak lambalarına kadar ulaştı. "Özür dilerim Oğuz. Ben yapamam özür dilerim. Hayır." Kapak Tasarımı: @vitaegratis