"Güçlü olmaya dayanamıyorum." derken o sert ve soğuk ellerini, ilk defa birinin yüzüne şefkati vermek ister gibi uzatıyordu. Eli yanağıma dokunduğunda daha fazla dayanamadım. Gözlerimi yumarken ardı ardına gelen yaşlarım güçlü durmama izin vermemişti. "Güçlü olmana gerek yok küçücüğüm. Ben burdayım."
Gözlerimi açtığımda gözleri ilk defa sakladığı o gece karanlığını bu kadar acımasızca taşımıyordu. Gözlerindeki o karanlık, bu gece üstümü örten bir merhamet gibiydi. "Sen de gideceksin."
Kalbi hızlı atıyordu, duyabiliyordum. Elini yanağımdan çekerken elimi tuttu ve göğsünün üstüne koydu. Sol yanına, kalbinin hizasına. Kalbi sanki elimin altında atıyordu, kaburgasını zorluyordu adeta. "Ben gitmem, gidemem. Ruhun ruhuma şifa Karaca'm."
Bir Mahalle Hikayesidir..
"Ben sustuğumda küçüktüm.
Sana bakacak cesaretim vardı ama
gözlerine denk gelmeye utanırdım.
Bir gece konuştum.
Bütün kalbimle, bütün saflığımla...
Sen ne dedin hatırlıyor musun?
"Ben kimim, sen kimsin?"
O sözlerin hâlâ içimde yankılanıyor.
Ben o gece sadece sustum sanıyordum...
Meğer içimde bir şey kırılmış.
Gittim.
Büyüdüm.
Unutur gibi yaptım.
Şimdi döndüm.
Ama senin bıraktığın kız değilim artık.
Ve bu sefer bakacak bir göz varsa,
göze alınacak şeyler de var demektir. "