Muhafazakâr bir ailede yetişmiş, çalışkan bir bilim insanı olan Ayşin Karasu; son yayınladığı makalesiyle epey ses getiren bir buluş ortaya atar. Çalışmasıyla dünyanın en prestijli okullarından davet alır. Ancak Ayşin'in hayallerini gerçekleştirmeden evvel aşması gereken engeller vardır. O, tesettürlüdür ve ülkenin açık yarasının iki kanadı, sol ve sağ camia tarafından kabul edilememiş bir kadındır. Zaman geçtikçe başarılarıyla değil de seçimleriyle medyaya taşınan bir figüre dönüştüğünde, klavyelerden doğan terörizm rüzgârı ona doğru estiğinde, bloklaşmaların merkezine itildiğinde; mücadelesi başlar.
*
2035 yılında Ayşin Karasu'nun hikayesinden ilham alınarak; bağnaz, sabit fikirli ve provakatif davranışlar sergileyen insanlara yeni bir tedavi şekli uygulanır: Program Ayshin. İki insan; tek katlı, tek odalı bir ev ve minik bir arsa. Hayatta kalmanın tek yolu tarım yapmak, fakat tarım yapmanın tek yolu iletişim kurmak.
*
İki farklı zaman, tek bir ihtar!
"Kendime bu yola çıktığımda, akıl baliğ olduğumda cezbedici çiçekleri terk ettiğimi hatırlattım. Terk etmiştim evet, ve hayır onların güzelliklerine inanmadığım için değil, geçici olduklarını bildiğim için. Yeni baştan kendime hatırlattım kayaları niye seçtiğimi ve kayaları seçenlerin aslında bir bakıma yalnızlığı seçtiğini. Soğuğu, boşluğu ve onların yanında durmasının zorluğunu; rüzgâr ters yönde esince ve gövdeler ona erince sertliğinden, darbenin dehşetinden kayadan uzağa koştuğunu insanların, tehlikenin hep olduğunu hatırlattım. Aslında tehlikenin bir bakıma hep olacağını, kayayı seçmenin, kanamayı kabul etmek olduğunu yineledim zihnimde."
Üzerime doğru yürümeye devam etti. Gelip tam karşımda durdu.
Gözünü kırpmadan yüzümü inceliyordu.
Gözlerini gözlerime dikti. Soru dolu bakışlarla yüzüne bakıyordum. Ona inat bende gözlerimi kaçırmadım. Geri durmadım.
"Benim" dedi.
"Anlamadım?" dedim. Ve bir az geriye çekildim.
"Kim bu Arhan ağa dedin ya? Benim. Arhan Karadağlı"
TAMAMLANDI