Ne zaman yere düşsem, bunun hep kendi suçum olduğunu düşünürdüm. Benim yüzümden başıma geldiğini. Orayı kendim iyileştirmeye çalışır, kendi canımı yakardım. Bu yüzden yaralarımı hep açık tutardım, benden başka kimsenin orayı kanatacağını bilmeyerek. Ama bu dünya hiç de adil değildi.
Bilemedim.
Sürekli aynı yerden kanayacağımı, bedenimin acılar içinde kıvranacağı bilemedim.
Bende, içimdeki acıları bir daha göstermek yerine onları nefretimle besledim, ruhumun en icra köşesinde yaktım. Ama yine beceremedim, küllerimi saklamayı bile beceremedim.
Siz: Sırf beraber çalıştığımız için bana böyle davranmanıza izin veremem, İlker Bey?
İlker bey: Davranışlarımın sebebi sadece beraber çalışmamız değil Başak hanım.
Siz: Peki ya ne?
Siz: Ne bu haddinizi aşmalarınız?
Siz: Sabrımı zorlamalarınız.
İlker bey: Aklımı sikip attığın için bunların cevapları bende de yok. Buna aşk diyorlar ama çok saçma.
İlker bey: Hiçbir insan, bir insanın iradesini bu kadar sikemez.