...İç çekerek girdi içeri. Hafif rüzgarın sırtına işleyip onu ele geçirdiğini üşüyünce fark etti. Fakat dışı soğuktan donmasına rağmen kalbi sıcacıktı. Bu sıcaklığa sarılırken tanımadığı Jung Woo'nun o anda gizli kapaklı sevgilisiyle buluştuğunu bilmiyordu elbette. Nereden bilebilirdi ki? Kalpler sadece sever ve hissederdi. Göremezdi. Peki ya ruhlar? Onlar da öyle miydi? Bağlı kaldıkları bedenlerinden hiç ayrılmadan sonsuza kadar öyle mi var olurlardı? Hayır. İnsan dünyayı terk ettiğinde bile onlar yaşamaya devam ederdi. Aslında ruhlara sonsuz hayatı sunan bu özgürlük değil miydi?
Esma'da Jung Woo'da habersiz bir geçmişin özlemini duyuyorlardı bilinçsizce. Haberleri yoktu birbirlerinden. Biri Kore'de diğeri Türkiye'de yaşam mücadelesi veriyordu. Fakat ilk kez, bugün Esma ruhunun derinlerinde gizli olan sevgiyle tanıştı. İlk kez karanlıkta olan aydınlığa çıktı. Sevdanın adını daha onlar bilmezken ruhları öğrenip, bedenleriyle öyle kaynaştı. Zaman geçti. Yıldızlar kaydı. Ama aşık ruhları, onların haberi olmadan, ayrılığa vuslatı, rüyalarına yakıştırdı...