Onu düşündükçe içimde bir rüzgar var delice esen onun adıyla ateşe dönüşen, gözleriyle bedenimi yakan içimdeki bu ateş...
Neden böyle olduk bir intikam uğruna yaşanılan onca şey, yaşanılamayan onca şey . Ben intikam almaya çalışırken vuruldum hemde tam kalbimden...
Avıma av oldum.
Kalbimin en ücra köşelerindeki ,karanlığa mahkum edilmiş duygularımı aydınlattı.
Birden karanlığıma , güneşim oldu, ışığım oldu, ayım oldu, yıldızım oldu...
Şimdi bakıyorumda karanlığıma ne kadar da boşmuş bu yaşananlar , ne kadar da boşmuş ayrılıklar...
Kalbime bir hançer gibi saplanan gerçeklerin baş kaldırdığı yerden bakıyorum şimdi hayata. Bu boşvermişlik hissi benim değil. Ne zaman gönlüm ayrılığa düşse peşinden gelen bu adım sesleri benim değil. Ben ayrılık adamı olamadım hiçbir zaman; bu ağlayan gözler, titreyen eller benim değil.
Evet yenildim yemin etmişdim kendime , sevmemek için, aşık olmamak için, taki seni görene kadar yeminimi sürdürüyordum. Nerden çıktın sen böyle. O yeminleri eden o adam ben değilmişim gibi şimdi , şimdi senin için fındığım kalbim acıyor. Ne kadar sürecek bu özlem? Yağmurları seviyoruz, seviyorsun, seviyorum...
Ondandır benim her yağmur yağdığında dışarı çıkışım. Belki bir sokakta kesişir yollarımız ümidiyle.
Ama yüzüm yok !
Karşına çıkmaya ama sana çok ihtiyacım var fındığım...
Benim sadece sana ihtiyacım var, sesine, gözlerine, mesajlarına, cümlelerine...
Elveda fındığım, sevgilim, güzelim, her şeyim...
ELVEDA...