"Hey sen! Kalk yerimden kül kedisi!" dedi buzdan adam.
"kalkmıyorum!"
"Bak! bunu sana bir daha söylemeyeceğim. Kalk yerimden !"
İki kolumu birbirine sıkıca kenetleyerek "kalkmıyorum dedim bende !"
"Kalkmıyor musun? Bunu sen istedin!"
Böyle başlamıştı hayallerime uçan uzun soluklu hikayem. Kötü Kral'la karşılaşmış , yorgun düşmüştü kanatlarım.
Beni yükseğe taşıyacak şeyse KALBİN RİTMİ olan büyük OYUN.
Büyük bir iş adamının bursu sayesinde Sude de hayallerini süsleyen o okula nihayet başlamıştı. Bu yaşına kadar her şeyle mücadele etmiş,derslerinde hep başarılı olmuş ve bunu ödül olarak almaya hak kazanmıştı. Fakat büyüdükçe zayıf omuzlarına binen acı dolu yük burada da ona rahat vermiyordu. Okulun buzdan adamı Ayaz ve onun grubu, Sude'nin beyaz sayfalarla çizmiş olduğu hayatı kötülükleriyle kirletmiş, siyah mürekkepleriyle el basmış, ayaklarında biriken çamur yığınlarıyla birlikte ayak basmıştı.
Sude yaşadığı acıların ona yettiğini düşünürken fazlasına maruz kalmış, fazlasıyla boğuşmuştu. Bedeni yorulmuştu savaşmaktan, ruhu, kalbi, gözyaşları yorulmuştu...Kalbine saplanan acılar onu paramparça etmişti. Daha sonra büyük Oyun'u oynamayı seçti.
Oyun Sude'nin zihin topraklarında tasarlamasından itibaren başlamaktaydı.
Kesinlikle klişe bir hikaye değil, bunu okuyarak anlayacaksınız!