Hayatım boyunca hep gerçek hisler arayıp durmuştum. Yaşadığımız dünyada her şeyin fazlasıyla yapmacık olabildiğini fark etmiştim, gerçek hisler ve sözler bunlara nazaran daha nadir bulunurdu, aldatmacalar fazla yaygındı ve bu beni en çok yıpratan şeylerdendi. Mesela bir insan, sizi çok sevdiğini rahatça söylerken aslında böyle hislere gerçekten sahip olmayabilirdi. Böyle şeylerle çok karşılaşmıştım hayatımda ve bu, yeniliklere ve yeni insanlara olan güvenimi büyük bir ölçüde kaybettirmişti. Ailem ve en yakınlarım dışında bana gerçek hissettiren hiçbir şey yoktu. Elbette ki farklı arkadaşlarım vardı, ama onlara hiçbir zaman tam anlamıyla güvenememiştim.
Kendime güvenirdim ben. Hiçbir şeye güvenemeyeceğimi hissedersem kendime güvenirdim. Gerçek olduğunu bildiğim şeyler yapardım. Mesela denizin burnunuza dolan tuzlu kokusu ve dalgalarının serinliği yapay olamazdı. Ya da yıldızların milyonlarca kilometre yok katederek gözünüze ulaşan ışığı.
Poyraz ne ailemdendi ne de en yakınlarım grubuna giriyordu. Yıldızlar gibi ışık saçtığını da hiç sanmıyordum. Ama belimde olan kollarının gerçekliğini, onların bana verdiği mutluluğu, her şeyden çok hissediyordum o an.
"Sevilmek isterken iliklerine kadar sevgisizliği hisseden herkese..."
(...)
"Senin şımarıklıklarını çekecek bir adam değilim."
Sözleri üzerine gözlerim gözlerinde asılı kaldı. Kelimeler zihnimde bir oraya bir buraya kaçışırken hepsini bir araya toplamak oldukça zor olmuştu. Sakin ol Efsan... Kalbimdeki anlamsız ağrıyı görmezlikten geldim. Çenemi havaya dikip ters ters ona baktım. Giydiğim siyah topuklular sayesinde aramızdaki boy farkı bir kafa mesafesi kadarken gerginlikten kuruyan dudaklarımı ıslatıp onunkiler kadar acımasız olan sözlerimi sarf ettim.
"Bende sana şımarıklık yapacak bir kadın değilim."
Yayın tarihi: 12.05.2024