14 parts Ongoing O benim cümlelerimi anlamadığı için bana o cümlelerin anlamını sormuştu. Ben de bir süre sonra söyleyeceğimi ve o süreyi de onun belirleyeceğini söylemiştim.
Şimdi sıra bendeydi. Soracaktım. Sorgulayacaktım. Anlamını bilsem de.
"Eslem. O cümlelerin anlamı nedir? ", dedim. Gözlerini benden kaçırdı. Dudağının içini dişledi.
Çünkü verecek bir cevabı yoktu.
"Senin de bana bir şey söylemek gerekiyor. Bana bir açıklama yapmak zorundasın", dedim.
'Zorundasın' kelimesine baskı yaparak söylemiştim. Bana söyleye bilecek miydi? Yoksa bir yalan ile mi geçiştirecekti sorumu.
"Kusura bakmayın ama siz de söylemediniz", dedi. Sesinde iddalaşma yoktu daha çok 'bana hak ver' der gibiydi.
Dengelemek istiyordu. Eğer ben ona söylemiş olsaydım o da bana söyleyecekti.
"Ama benim sözlerimin cevabı sende saklı, Eslem", dedim.
Beklediğimden daha uzun bir sessizlik oldu. Sadece odada nefes alış verişlerimiz duyuluyordu.
"Ya senin cümlelerin? ", diyerek sessizliği bozdum.
"Benim cümlelerim... " , dedi ve duraksadı. "dile dökemediklerim", diyerek devam etti.
"Yanlış", dedim.
Kaşlarını çalarak bana uzun uzun baktı.
"Neresi yanlış? ", dedi.
"Dile döküyorsun ama anlamamı istemiyorsun, Eslem. Yanlış olan yer burası", dedim.
"Söyleyecek misin? ", dedim.
Yeşillerini bir an benden kaçırdı ama gerisin geri gözleri ait olduğu yere geri döndü.
"Anlamanızı istemiyorsam söyleyemem demektir. Tıpkı sizin de bana dediğiniz gibi", dedi.
Yarım ağız gülümseyerek Eslem'e baktım. Ardından elimi kaldırdım ve önüne gelen saçları kulağının arkasına sıkıştırdım.
Nefesi nefesimle karışıyordu. Dilerim bu an hiç bitmesin. Eslem'e ayık kafa ile en yakın ve normalden fazla temas ettiğim ilk andı.
Eslem'in yeşilleri ilk saçlarıma sonra da yüzüme en son olarak da boynum da durdu. Kaşlarını çattı. Ne olmuştu da böyle bir tepki göstermişti. Ne