"Beni mahvediyorsun."
"Amacıma ulaşıyorum öyleyse... yıkıldığım kadar,"
Kırmızı saten, kıvrılan bacaklardan yukarı çıktı. İki bacağın arasındaki sıcaklık yanıyordu... yakıyordu. İnce ve zarif parmaklar kalın boynunda hareket etti, ensesini kavradığında çıplak bacaklarda daha kalın ve ateş gibi avuç içi sürtündü. Kalçalarını hareket ettirdi, yaklaştı, küçük bir dokunuşta yaktı. Kırmızı dudakların ulaştığı dudaklar, birbirlerine sürttü.
"Yıkacağım seni, öyle bir hale geleceksin ki... durmamı asla istemeyeceksin Cihangir."
Sıcaklığın yayıldığı dudaklarda ıslak dili gezindi. Rujun tadı güzeldi, daha fazlasını istedi. Elleri ince bacaktan yukarı kaydı, tenine değen sateni umursamadan ilerledi ve sonunda, işte oradaydı...
"Beni mahvediyorsun."
"Biliyorum."
═══════════════
Hikaye Müziği:
Özdemir Erdoğan - Küçük Bir Aşk Masalı
═══════════════
9.10.20
Tek davası okumak olan Avin Mirşad.
Bin derdin dermanı olan Maran Mirşad.
"Mardin şahidim Maran yüreğimin güneşisin. Dışımı aydınlatırken yüreğimi yakansın."
Hayatın acımasız döngüsü içerisinde birbirlerine denk gelen iki insan.
"Mezopotamya şahidim Avin. Hem gecem hem gündüzümsün. Sen benim gökyüzümsün."
Herkesin bir yarası var. Güneş kadar yakıcı, gece kadar karanlık.