Bambaşka bir İstanbul. Bomboş sokaklar, korkulu arayışlar ve cesur adımlar... Bu yeni dünyada ne amaçlanıyordu? Bu kadar hızlı bir değişim nasıl olabilmişti? Kabus muydu yoksa gerçeğin ta kendisi mi? Kalabalık şehir İstanbul'u hiç bu kadar ıssız görmediniz. Nasıl ve neden mi bu hale geldi? Ya da gelin, size hikayemi en baştan anlatayım . "...Daha fazla ölüm için de işaretti. Burada vicdan yoktu. Burada acıma, merhamet yoktu. Burada insan yoktu. Burada canavardan başka bir şey yoktu. Kanım çekilmişti. Yakıcı bir hırs, öfke ile karışıp içime doluyordu. Dişlerim hiç olmadığı kadar birbirine kenetlenmişti. "Söz veriyorum lan!" dedim dişlerimin arasından. "Söz veriyorum! Hangi şerefsizse bunları yapan, yemin olsun, çıktığı yere sokacağım!" Nabzım iyice yükselmişti. Sinirden titriyordum. Korkuyor muydum? Hayır. Bundan sonrası ölümdü. İki seçenek vardı, ya ben ölecektim ya da bunu yapanlar. Ama ben sözümü vermiştim. Ben yaşadığım sürece, onlara hayat yoktu. "