Gökyüzüne bakıp tam üstümdeki yıldızı gözüme kestirdim. Gözlerime siyah bir perde inmeye başlasa da yıldız, onu görmemi istermişcesine parlaktı. Derin bir iç çektim.
'Her yıldızın bir meleği temsil ettiğini söylerler,' dedim. 'Sen, benim meleğim olabilir misin acaba?' Yüzümde adi bir gülümseme oluşmasına engel olamadım.
'Benim kurtarıcım olabilir misin?'
Kendimi arkaya doğru bırakıp çimlerin üstüne uzandım.
'Beni içinde bulunduğum aptal hayattan kurtarır mısın?' Yüzümde ki gülümseme yavaş yavaş silindi. Kaşlarımı çattım. 'Ama beni kurtarman için önce yeryüzüne inmen lazım. Bu da, bu durumda biraz imkansız gibi duruyor.' Sesim daha çok, kendi kendime konuşuyormuşum gibi sessiz çıkmıştı.
Yanımda ki çimlerin, az önce su almaya giden Berk'in ağırlığıyla ezildiğini hissettim.
'O bir yıldız değil, şapşal!' dedi kahkaha atarak. 'O bir uçak.'