uyarı: Bu hikaye büyük adada yaşanmış gerçek bir olaydan esinlenmiştir.
"Sen benim dostumdun" dedi. Yorgo bunu komik bulmuş olacak ki gülmeye başlamıştı.
"Dostlar birbirlerinden çalmaz" dedi ve Manolis'i saldan aşağı, kayalıkların dibine attı her yanı kan olmuş bezi ve kana bulanan kaya parçasını da onunla birlikte attı. Elleri en yakın arkadaşının kanına bulanmış bir şekilde, salın ortasında durmuştu, can dostunun yavaşça suda kaybolmasını seyretmişti.
Manolis, adanın sularına battıkça karanlık ve soğuk onu takip etmiş, can dostunun bulanık görüntüsü gittikçe kaybolmuştu, kafasından akan kanlar suda kaybolurken tek düşünebildiği şey ölümüymüş, genç ve günahsız bir ruhmuş onunkisi böyle olmamalı diye düşünürken, suyun dibine batmış karalıktan başka bir şey yokmuş artık onun için, bilincinin ve hayatının son damlasını büyük adanın heybetli sularında kaybetmiş...
BU KURGUDA BOLCA VAMPİR BULUNMAKTADIR!!
Bilincim yavaş yavaş açılırken beraberindr korkunç bir baş ağrısıda getirmişti. Göz kapaklarımı zorlukla kaldırarak etrafa baktım, hava henüz aydınlanmamıştı. Göz ucuyla saate baktığım da beşe gelmek izere olduğunu fark ettim. Hiç uyumamıştım ama uykum baş ağrım yüzünden sonuna kadar açılmıştı. Ayrıca üzerimde hâlâ elbisem vardı.
Kısık bir iniltiyle bacaklarımı yataktan sarkıttım ve çıplak ayaklarımın soğuk fayansa değmesine izin vererek alt kata indim, mutfakta birkaç şey atıştırdım ve ağrı kesici içerek tekrar odama döndüm.
Ardımdan kapıyı kapattım ve yatağıma adımladım, fakat duyduğum hırıltılı nefes sesleri beni duraksattı.
"Kim var orada?" Diye fısıldadım, hâlâ kapıya yakın olduğum için elim ışık düğmesini aramaya başladı, duvarda elimi sürtmeye devam ederken bulamadığım için içimden küfürler ediyordum.
Elim aniden sert bir şeye değdiğinde irkildim ve arkamı döndüm...
Duyuru!!
Arkadaşlar kitapta 25. Ve 26. Bölümlerin yeri karışık ve düzeltemiyorum, ona göre bakarsınız bölüme.