Yol boyunca ikimiz de sessizdik. Arada ona bakıyordum ama o sadece camdan dışarıyı izliyordu. Sessizliği kalbimi acıtıyordu. Bir gelinlik mağazasını önünde durduğumda bana bakmadan konuşmuştu yine. Saye_ Birde gelinlik mi giydireceksin bu öldürdüğün bedene? Sözleri kalbimi bir ok gibi delip geçiyordu. Arat_ Asıl ben bu bedeni yaşatmak için uğraşırken nasıl acı çektiğimi görmüyor musun? Boş bakışları yalnızca dışarıyı izliyordu. Arabadan inip onun kapısını da açarak inmesini bekledim. Saye_ Istemiyorum. Elinden tutup yavaşça çıkardım. Arat_ Ama ben istiyorum. Kafasını kaldırıp bakışlarını yine bana degdirmeden başımın hemen yanında, boşluğa dikti. Arat_ Beyazlar içinde ne kadar güzel olduğunu görmek istiyorum. Alaycı bir gülümsemeyle sırıttı. Saye_ Ben zaten beyazlar içinde değil miyim? Kendi ellerinle giydirdiğin kefenin içinde güzel durmuyor muyum? Ağır sözleri adeta uzaktan fırlatılan bir mızrak gibi bir bir kalbime saplanırken nasıl olur da yalnızca kendisinin acı çektiğini söyleyebilirdi ki? O da benim gibi bencil değil miydi?