Chanyeol ilk eşini ve çocuğunu trafik kazasında kaybettiği için hâlâ kendini suçlamaktadır. Onu çok iyi anlayan Baekhyun ile evlenip kariyerinde başarılı bir noktaya geldiğinde hayatında büyük eksiklik de kendini hissettirir.
Üzücü bir düşükten sonra evlat edinme sürecini başlatırlar, ta ki Kyungsoo hayatlarına girene kadar. Genç, hamile ve evsiz olan Kyungsoo onlardan alacağı maddi yardım karşılığında, doğacak çocuğunu vermeye gönüllü olur. Bu herkes için uygun bir anlaşmadır.
Eşinin mutluluğunu ve iyimserliğini gören Chanyeol'ün, kaybolduğunu sandığı ümitler bir anda yeşermeye başlar.
Fakat kısa süre sonra Kyungsoo'nun karanlık yüzü ile tanışan Chanyeol, karşısına çıkan bilmece gibi mesajlarla tehlikeli bir sırra doğru sürüklendiklerini fark eder. Gerçeği ortaya çıkarmak için attığı her adım Baekhyun ile aralarındaki ipleri gerginleştirirken, hayatlarına giren bu esrarengiz yabancı yüzünden ya aklını kaybedecektir ya da oyunun kurallarını kendi belirleyecektir.
Chanbaek
+Soo
AURA-Daniel Palmer
"Bana ocüymüş gibi bakmayı kes. İnsanım." Derin bir nefes aldıktan sonra dolunaya baktım. Bu gece beni aydınlatmak ona düşmüştü. "Ayrıca göbeğin sana pek yardımcı olmuyor. O ağaç senden birkaç beden daha küçük." Beklediğim gibi birkaç homurtu duyduğumda ağacın arkasına saklanan genç çocuk kendini açık etti. Titreyen bedenini gördüğümde sıkkın bir nefes bıraktım.
"Şu gözlerini çek üzerimden velet."dişlerimi sıkarak söylediklerim onu daha da korkutmuş gibi titremesi arttığında kendimden bir kez daha iğrendim. Üzerimde üniformam ile birçok çocuğun hayalini süslerken başka bir çocuğu benliğimle korkutuyordum.
"Korkacak bir şey yok. Bir tanıdık." Kaşlarımla arkamdaki mezarı işaret ettiğimde çocuk kalkan kaşları ile bana sanki bir hayaletmişim gibi bakmaya devam etti. "Ne var ulan?! Babamızın mezarına ziyarete geldik işte! Niye mezardaki benmişimde dirilmişim gibi bakıyorsun?"
Sağ elinin işaret parmağı titrek bir şekilde havalanıp arkamdaki açık mezarı işaret ettiğinde "Babanın mezarını mı kazdın yani?"diye sordu. Sanki çok normal bir şeymiş gibi sakince omuzlarımı silktim. "Senin mezarını mı kazmalıydım?"
"Hayır tabiki de!"diye cırladığında diğer eliyle hızlıca ağzına kapattı. "Abla Allah'ını kitabını seversen senin akşam akşam başka işin yok muydu ya?!"
"Niye lan? Bu akşam müsait değil miydi?"