"Bana dedin ya seni öldürüyordum diye. Umrumda değildi, gerçekten umursamadım ama beni böyle kendinden uzaklaştırıyorsun ya işte şimdi beni tam anlamıyla öldürdün. Çünkü benim içimde yaşattığım, içimdeki boşluğu doldurduğum tek şey sendin Eren. Şimdi sen de herkes gibi beni terk edeceksen sen bilirsin, sana kal diye yalvarmayacağım ama şunu bil eğer geri dönersen..." durdum, çok zordu. Tüm bu olanlar o kadar ağır ve kırıcıydı ki...
Öylesine zordu, ben çocukluğumu bırakıyordum bu banka.
Ben, aşkımı bırakıyordum bu polis merkezine.
Ben, ruhumu bırakıyordum bu gece gözlü çocuğa.
"Eğer geri dönersen... sana böyle bakan bir ben olmayacak."
Yanaklarımdan dökülen yaşlar, son acılarımdı. Ya da belki ilk ama kalbimdeki bu acı ilk değildi son da olmayacaktı.
Ben, kimsesizdim hep. Sonra Eren hayatıma dokundu, yalnızlığıma bir set çekti. Şimdi o seti kırıp atıyordu.
Beni kırıyordu, ruhumu, benliğimi...
-Karanlık adlı kitabımın devamıdır-
Bakışları geceliğin açıkta bıraktığı tenimde dolanırken ona yaklaştım boynuna doladığım kollarımla ona daha çok çekilip "Özledin mi beni?" diye fısıldadım. Yutkunarak belime tutundu.
"Beni deli etmek için mi yapıyorsun?" gülümseyerek kafamı salladım. Eli yavaşça belimi sıktı ve beni kendine bastırdı. "fazlasıyla başarıyorsun o halde."
Dudaklarıma kapanan dudakları benim için bu dünyadaki cennetin tanımıydı.
(+18sahneler içerir rahatsız olanlar okumasın.)