Maral AKSIN, Küçük yaşta babası tarafından terk edilmiş, annesi tarafından sevgiden yoksun bırakılmış ve kendisinden bir yaş küçük olan kardeşiyle ayakların üzerinde durmaya çalışan acı ile büyümüş on sekiz yaşındaki bir kızın hikâyesi...
Efnan KAYA, Doğduğundan beri hem öksüz hemde yetim kalmış, ardından amcası tarafından şiddet içinde büyümüş, tamamen kendini öfkeyle barındıran acı içindeki on dokuz yaşındaki bir oğlanın hikâyesi...
----
Başımı omzuna koyup karşımızdaki manzaraya baktım. Güzel kokusunu 'ona' belli etmeden içime çekip ortaya bir soru attım.
"Sende mi terk edildin?"
Başımı omzuna koyduğum an bir kasılma hissettim, varla yok arasında. Sorduğum soruyu es geçerek, "Terk edilmek daha mı kötü?"dedi kurşun geçirmez bir sesle.
Düşündüm ve Babamı hatırladım, beni terk ederken ki hissi hatırladım. Kalbim o anın etkisinde kalmışcasına korkuyla hızlıca atmaya başladı.
Gözlerimi yumdum ve fısıldadım;
"İnan ona ne olduğunu bilememek, bir şey olduğunu bilmekten daha kötü. Sadece bunu söyleyebilirim..."
İnsan her yara aldığında daha çabuk iyileşir mi gerçekten?
Yoksa o yaralar zamanla sadece daha derine mi işler?
Acı, yalnızlık ve bitmek bilmeyen karanlık... Bunlar büyürken bana eşlik eden tek duygulardı.
Çocukluğum onların nefretin gölgesinde sessizce kayboldu.Sevilmenin ne olduğunu bilmeden, ağır bir sessizlik içinde geçti.
Büyüdüğümde yanımda yalnızca alıştığım o soğuk boşluk vardı. Yaralar birikti, izler derinleşti. Hepsi bir şekilde geçti ya da geçmedi. Şimdi geriye ne kaldı bilmiyorum; sadece bir boşluk, sessiz ve sonu olmayan bir boşluk...