Bir rüya düşünün, gerçeğinizde bile sadece o kara gözleri gördüğünüz. Küçücük bir çocuk iken, sevginin ne demek olduğunu bilmeden kalbin heyecanla çarpmasını ne demekti? Peki aşk her kusuru örtecek kadar kuvvetli miydi? İnsanların gözleri ile gördüğü o gerçekleri ben neden görememiştim? Meğerse aşk ilk insanın gözlerini kör edermiş. Ardından ruhunu bir zehirli sarmaşık gibi sarıp kendine tutsak ederek yaşatırmış. Hiçbir masala benzemezmiş gerçek hayat ve aşkın acı yüzü. Yine de sevdim o kara gözleri. Nefret ile aşkın arasındaki Araf'ın üzerinde yürürken bile sevgiyi tercih etmiştim. Kansızsın dedi yuttum, haneme layık değildin dedi yine yuttum. Ama gözlerimin içine bakıp 'kanıma kasıt edenin kanı, kanıma karışamaz' dediğinde bütün umutlarım tükenmişti. Aşk gelmişti hayatıma lakin beni kavurmaya, yok etmeye gelmişti. Ey peygamberler şehri Şanlıurfa bana hayat borcun var. Senin kan emen topraklarının bana can borcu var...