Halka oluşturan sekiz kız şarkı mırıldanarak ateşin etrafında dönüyordu. Sis etraflarını sararken dolunay ve ateş etrafı aydınlatıyordu. Kızların üzerindeki beyaz elbise, her birine ilahi bir hava katıyordu. Başlarına taktıklarını papatyadan taç, masumiyetin yeryüzündeki yansımasını andırıyordu. Onları uzaktan izleyen biri, hoş bir rüyanın içinde hissedebilirdi kendini. Oysa bir rüyadan çok, bir kabusun canavarlarıydı onlar. Çehreleri, bir insanın yeryüzünde görebileceği en güzel yüzlerdi. Kokuları, çiçek bahçelerinin reyhasıydı. Sesleri, bir senfoninin en harkülade eseri gibiydi. Gülümsemeleri ve zekaları, şeytanı bile alt edebilirdi. Sekiz genç kız tüm dünyayı baştan çıkarabilirdi. Dünyayı yakabilir, küllerinden yeni bir dünya kurabilirlerdi. Onlar, insanların rüyalarına girer en güzel anılarını, hayallerini çalar rüyalarını hiç bitmeyecek bir kabusa çevirir insanları boğarlardı. Nefeslerini kestikleri an ise oyunlarına ara verirler, yeni bir oyun arkadaşı ararlardı Onlar, Karabasan'ın sekiz güzel kızıydı. Ve şimdi yeryüzünde ete kemiğe bürünmüş genç kadınlardı. Ateşin üzerinde yükseldiklerinde dünya, bir kabusun içine hapsolacak ve bir daha asla uyanmayacaktı.
42 parts