Hayaller bir tohum gibidir. İlk önce var olmalılar. Sonra bu hayallerin nasıl yetiştirileceği öğrenilmelidir. Başlangıçta var olabilmesi için bulunduğu konumdan daha aşağıya konulur ve var olabilmesi için karanlığa baskıya maruz kalırlar tıpkı diğer tohumlar gibi. Kendi tohumlarına odaklananlar tohumun cinsine göre fidan olma yolundadır. Kimi zaman fidan çıkmayınca tohum suçlanacak ya da toprak suçlanacak işte bu da yetiştirenin sınavıdır. Hayallerine sahip çıkanlar tekrar o tohumu yetiştirmeye çalışacak ama bu sefer araştırarak, toprak türlerini , iklimlerini kısacası bu sefer ilim öğrenerek , ilmini öğrenerek ilmik ilmik işlicek. İşte böylece tohumdan fidana nasıl gidiliyor öğrenmiş olacağız. Tam bu esnada ister istemez bir rahatlama yaşıyoruz. Fidan nasıl olsa toprağa çıktı. Burası ikinci sınavın başladığı yerdir. Kimisi artık olayları akışına bırakır kimisi de artık sorumluluklarının üstüne gitmesi gerektiğini fark eder ama bu sefer bilir ki ilk başlardaki kadar iş zor değildir. Çünkü en zoru başardı.