Bir kış günü öldüm tek başıma,ama gözlerimi açtığımda yalnız değildim.Ruhum ikiye ayrılmıştı,iki kişiyi aynı anda farklı zamanlarda sevdim,hem ölüydüm,hem diri,öyle karışık bir durumdu ki sadece tek bir gerçekliğe inandım.
Ona olan sevgime tutundum,ruhum diğer yarısının başka bir adamı sevdiği bile,bile karşımda ki adamın benim için kötü şeyler düşündüğünü fark etsem bile onu sevdim.Sadece onunla kalmak istedim.Gözlerimi açtığımda ilk onun yüzünü görmek,uyumadan önce onun dokunuşlarını hissetmek istedim.Ben sadece onun gerçek olduğuna inandım.Kendi ruhuma acı çektirmek adına ,sadece ona güvendim.Ben onu gerçekten sevdim.
Aslında aklımın almadığı bir hikayem vardı benim.
O gün o camiiye girip de onların kutsalı olan ezan sesinden rahatsız olduğumu söylediğimde bana nefret eder gibi bakan o adama günün birinde deli gibi aşık olacağımı bilmiyordum.
İşin komik yanı o adam da bunu tahmin dahi edemezdi.
Birbirinden ölümüne nefret etmesi gereken, tamamen zıt kutuplarda olan iki insan nasıl olmuş da bir araya gelmişti ki?
Dedim ya benim hikayem akıl almaz bir hikayeydi.
Dinine sımsıkı bağlanmış olan bir adama aşık olmak zordu. Hele de benim gibi hiçbir dine mensup değilsen daha da zordu.
Ama değiyordu. Onun tek bakışıyla karşılaşabilmek bile tüm bu zorluğa değiyordu...