Ben hasta bir insanım... Gösterişsiz içi hınçla dolu bir adamım ben. Sanıyorum, karaciğerimden hastayım. Doğrusunu isterseniz, ne hastalığımdan anladığım var, ne de neremin ağrıdığını tam olarak biliyorum. Tıbba, hekimlere saygı duymakla birlikte, şimdiye dek tedavi olmadığım gibi, bundan sonra da böyle bir şey düşünmüyorum. Üstelik boş inançları olan bir insanım, hem de tıbba saygı duyacak kadar. (Oldukça iyi bir öğrenim gördüm, boş inançlara inanmamam gerekirdi, ama inanıyorum işte.) Hayır, hayır, salt hıncımdan dolayı tedavi olmak istemiyorum.
Siz bunu anlayamazsınız. Ama ne ziyanı var, ben anlıyorum ya! Bu huysuzluğumla kime kötülük edeceğimi açıklamak elimde değil, bunu ben de bilmiyorum; bildiğim bir şey varsa, o da tedaviden kaçmakla hekimlere bir "zarar veremeyeceğim" olsa olsa bütün zararı kendimin çekeceğidir. Yine de hıncımdan tedavi olmuyorum! Karaciğerim ağrıyormuş, varsın daha beter ağrısın!
"Kitap okumayı seven bir kızın, birdenbire değişen hayatı..."
---
Yüzünde hiçbir ifade yoktu. Ne öfke, ne şaşkınlık, ne de merhamet... Sadece boşluk. Sanki gözlerimin içine bakarken bile beni görmüyordu. Yoksa tam tersi... içimi tamamen okuyordu.
Acaba aklından ne geçiyordu? Düşünceleri benimkiler kadar karışık mıydı, yoksa içinde buz gibi bir soğukluk mu vardı? Bilmek istedim... ama bir yandan da öğrenmekten korktum.
"Ne oldu, artık kaçmayacak mısın?" dedi, sesi alaycı bir merhametle doluydu. Dudaklarının kenarında küçümseyici bir gülümseme vardı, ama gözleri... Gözleri buz gibi soğuktu.
"Hadi, durma. Koşmaya devam et." Sesi yumuşaktı ama içinde tehdit saklıydı.
"Seni bulamayacağımı mı sandın?" Bu sefer sesinde alay yoktu. Ciddiydi. Beni gerçekten bulacağına başından beri emindi.
"Demek pes ediyorsun."
Hayır... Pes etmeyecektim! Durmayacaktım!
Bedenimi saran korkuya aldırmadan hızla arkamı döndüm ve koşmaya başladım. Ayaklarımın altındaki zemini hissetmiyordum artık. Ne acıyı hissediyordum, ne soğuğu. Tek bir şey vardı içimde: Korku.
Sessizlik içimi kemiriyordu. O yüzden... Dayanamadım.Başımı çevirdim.Orada değildi.Adımlarım yavaşladı. Göğsüm hızla inip kalkıyordu ama bir anlığına, sanki kurtulmuşum gibi hissettim.Sonra...Birine çarptım.
Beni aniden kavrayıp sırtına attığında, onun Victor olduğunu fark ettim.Kendimi, rüzgârda savrulan bir yaprak gibi çaresiz ve kaybolmuş hissettim.Kollarım havada savrulurken, çırpınıyor, ama bir türlü kurtulamıyordum...