Tüm tatlılığımla gülümsedim ve bir elimi yanağıma dayayarak dirseğimi dizime sabitledim. Başımı hafif yana ve ona doğru eğdim. Gözlerimiz birbirine temas etmiş halde saniyeler saatler gibi uzun ve ağır çekimde ilerliyordu. Deniz elimi sıkmak için bana doğru uzatırken, karanlıkta da gözlerinin maviliğinin nasıl bu kadar parlak ve belirgin olabildiği düşündüm. Ellerimizin buluşması, artık birbirimizi resmi olarak tanımaya başladığımızın göstergesiydi. Deniz, benim ruh eşimdi. Bundan hiç bir şeyden emin olmadığım kadar emindim. Göğsümdeki kelebekler, sanki bir kafese sıkışmış gibi çırpınarak uçuşurlarken, arkamdan uzanıp saçlarımı hızlı ama dikkatli bir şekilde sağ omzuma doğru biriktiren ve açıkta kalan ensemle omzum arasına kondurulan uzun, sıcak ve güçlü bir öpücük, beni toz pembe bulutların arasından çıkarıp, puslu bir havaya doğru sürüklemişti. Gelen Fatih'ti.
"Hayatım nerde kaldın? Kahve alacağım diye gittin, geri dönmedin. Seni çok merak ettim."
Düşmandan aşka...
Küçüklüklerinden beri birbirlerine haz etmeyen ikili: Yağız ve Verda.
Verda: söyle
Yağız Buğra: Neyi?
Verda: okulda sana bu beyinle nasil zeki diyobilirler hala anlamiyorim gercekten
Verda: neyi olacak gerizekali bana olan askini soyle
Yağız Buğra: Komik misin sen?
Verda: hemde cok
...
Yağız Buğra Bianco - Verda Su Yılgın
...
Yayınlanma Tarihi: unuttum
NOT: Bu hikayelerde geçen bütün kurumlar, kuruluşlar, yerler ve karakterler tamamen hayal ürünü olup ve hepsi tamamen bana aittir. Esinlenme ya da çalma durumunda yasal işlemler başlatılacaktır!