"Anlamıyorsun!" diye bağırdım, üzülmesini isteyerek.Yüzünde beni şaşkınlığa uğratan o ifadesizliği görünce derin bir nefes aldım ve konuşmaya devam ettim.
"Sen,"
"Evet,ben"
"Yağmuru seviyorsun ama şemsiyeyle dolaşıyorsun.Güneşi seviyorsun ama gölge arıyorsun. Sen sevdiğini söylüyorsun ama kaçıyorsun,öbürkileri gibi sonuçlanmamı istemiyorsun."
Yüzümü onun yüzüne yakınlaştırdım,yüzündeki ifadesizlik geçici olsa da silinmişti.Şimdi kızgın olduğu kadar şaşkındı da.O bana hiçbir zaman gerçekten kızamazdı,aramızdaki ilişkiydi bu kuralı koyan.Fakat aramızdaki sıcak renklerdeki o ilişki ,gerçeği değiştirmiyordu:
Kömürden kara ve baskıcı hayatlarda, aşkın kırmızısına yer yoktu.