Duvarların pürüzlerinde gezdiriyorum ellerimi, kulağımdaki şarkılarla. Bazen aynada kendime bakıyorum, “Ortalama bir ceset işte, eh işte, eh.” diyorum. İşte burada kaburgalarım parçalanıyor, her “nasılsın” sorusuna verilen “eh” cevabında olduğu gibi. Artık birden patlayan şarkılarda içim cız etmiyor, ya da bir şarkının en can alıcı cümlesinde kemiklerim kırılmıyor. Gözden ırak olan gönülden de ırak mı olur gerçekten ? “Olmaz” desene be. Ya da deme, boş ver. Ben dedim ya şimdi, olmaz. İz bırakmadan,yara almadan gidilmez.Yoksa o gitmek olmaz,Yaraların derinse özür dilerim,bilmiyorum belkide gitmedim yada çoktan gittim.
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi.
Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi.
Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi?
İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri.
Mumlar üfledim, dilekler diledim.
Kayan her yıldızda adını sayıkladı dilim.
Ve o bana doğru tek bir adım geldiğinde
Ben hiç gitmesin diye bütün yolları denedim.
🏀
"Doruk?" dedim heyecanla. Bakışları yüzümde oyalanmaya devam ettikçe duramadım yerimde. Bir şey söyleyecekti. Bir şey söylemek için buradaydı. "Kaptın mı formayı?"
"Feza," dedi ve seri adımlarla ona doğru ilerlediğim sırada o da birkaç adım yaklaştı bana. Sadece ismimi söylemişti ama heyecanını yansıtması için bu yeterliydi. Devam etmesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Kaptık formayı."