Bir elinde yarım kalmış bira şişesi diğer elinde yarısına kadar yanmış bir sigara. Duvara yaslanmış birasını yudumlarken, gözlerinden akan yaşlarla beyninde susmak bilmeyen düşüncelerin onu ele geçirmesine izin verdi kadın. Caddeden geçen arabaları izlerken aklında delice bir fikir vardı.
"Birkaç yerim kırılsa, belki daha da kötü yaralansam bu içimdeki acı bir süreliğine de olsa geçer miydi?"
Elindeki sigaradan son bir nefes alıp köşeye fırlattı. Kendinden emin ve cesaret dolu adımlarla caddeye doğru ilerledi. Her geçen saniye kafasının içindeki cümleler daha da karmaşıklaşıyor, daha beter bir hal alıyordu.
"Belki birkaç saniyeliğine kalbim dursa, onunla karşılaşabilir miydim?"
Caddenin tam ortasına geldiğinde umutla gülümsedi.
"Yirmi üç yıl boyunca yanıp tutuştuğum, umut ettiğim o ana kavuşabilir miydim?"
Elindeki bira şişesiyle kollarını iki yana doğru açtı, gülümseyen yüzüyle gözlerini sımsıkı kapattı.
Yalnız değildi.
...
O gece, bütün yıldızlar söndü.
O hoş gece, silindi gökyüzünden.
Yıldızlarda, bir insan öldüğünde dilek tutuyorlar mıydı?
"Evdeki hizmetçiler neyse sende o sun"
zorundalıkda olsa ben onun karısıydım.
"Bekaretini bozduktan sonra sana asla elimi bile sürmeyeceğim şu karşıdaki koltukda yatıp kalkacaksın asla yakınıma gelmeyeceksin!" dedi kalın sesiyle.
Ben bir ömür bu adamla nasıl evli kalacaktım.