"ama sen hayatıma girince karanlık duvarlarda rengarenk oldu tablolarım." diyordu Oğuz. o karanlık duvarların şahit olduğu acısını, teninde silinmeyen izleriyle anıyordu çünkü. rengarenk tablolar nefes oluyordu çürüyen portresine. duygularını sildiğini, kalbini toz tutmuş raflarda beslediğini, iyi bilen biri vardı. o kalbi oradan almaya çalışıyordu, gözlerindeki sönmüş baharı yeniden canlandırmaya çalışıyordu. üzerine örtmeye çalışıyordu tüm ezbere bildiği masalları. "kelebeğin ömrünü unut, o unutuyor severken." diyordu tüm kanayan çabasıyla. kalbinin acısından kurduğu beşikte onun hiç sevilmemiş çocukluğunu sallıyordu. *** adanmışlık vardı bu hikayede, sevgi vardı. bir kanat çırpınış vardı, iyileşmeyen yüreklere... sonunu bile bile atılmış cesur adımlara ithafen. 10.05.20
17 parts