Mutlu olmak nasıl alışkanlık olabilirdi ki? Aşkın buyurgan ve sevimsiz ses tonu insanları elbette rahatsız ediyordu. Hayatım yasak ihlallerle doluyken bir çift ela göze ruhumu teslim ediyor, gölgeli kirpikleri ruhumu deşiyordu. Katıksız acılar soğuk ellerini göğsümde gezdirirken meyus bir gönül tarafından sarılmak isteniyordum. Geçmişin izleri ruhumda imzalarını tazeliyor, gönlümün üzerindeki yaralar her gözde onu görmeme neden oluyordu. Kesret hüzünler sırtımdaki dert küfesine yeni yükler eklerken gönlümde bahar temizliği vardı. Yapılan bahar temizliği gelgeç heveslerin esintisiyle yeni bir aşkı daha getiriyordu. Kalbimle aklım arasındaki savaşta harcanıp gitmek istemiyor, gururumun üzerini örtmek istiyordum. Sırrı bilmeyen sıradanlar aşkı ağızda sakız ederken uzakta durdukça daha çok seviyordum. Tekasüf hüzünler takvim yapraklarında kalırken, kulaklarıma çalınan taze vernik kokuları ile mayhoş tadlar hissediyordum. Kalbimde tıpalanmış çarpıntılar baş gösteriyor, gelgeç heveslerim mahur bir sese tutuluyordu. Gururumun engel olduğu şeylerin pişmanlığı içimi yakarken mesafeler canımı sıkıyordu. Onu yakan beni ise sarmak isteyen birileri vardı. Kavuşmamız ve birlikteliğimiz imkansızdı. Olmaz dediğim imkansız bir ilişkiydi. Her sözde her şarkıda onun sesini arıyordum. Sevdiğim başka sevenim başkaydı. Aşk pazarında düş satıyor, her gün duama düşüyordu. Hayat satırlardan ibaret oluyordu. Aşk acizliğimi gösteren bir sanata dönüşüyor, kaçtığım şeylere yakalanıyordum. Yağmurdan kaçarken doluya tutuluyordum. Ben hep kalemin yazdığı kadar yazdım, gerisini kader yazdı. Bu son anlatışım seni insanlara. İnstagram: askli_halim •Kayıp Güneş