Burada şüphelendiğiniz herkes güvenilir güvendiğiniz herkes suistimalci. Kurban sandıklarınız cellat, cellat sandıklarınız ölümün kıyısında yaşıyor. Güneş şimşek çakınca doğuyor, yağmaya hazırlanan yağmur güneşin içinde ölü bulunuyor. Burada gökyüzü kahverengi, yeryüzü mavi. Burada ayın şavkı, yağmuru öldüren güneşin ışığında yankılanıyor.
Güven kuyusuna sarkan ip kendini insan dolu kovanın demirine asarak intihar ediyor.
Kuyunun dibindeki cesetler infaz kokuyor.
Burada bir adamın nabzı, büyüme yüz tutmuş bir kız çocuğunun ihanetinde atıyor.
Burada büyümeye yüz tutmuş bir kız çocuğunun sesi, kalbi katrana bulanmış bir adamın kulaklarında çınlıyor.
Şeytan, kahve gözlü bir fahişenin göğüslerinden süt dileniyor.
Fahişe onu alıyor, doyuruyor sonra soğuk bir kış gecesinin koynuna bırakıyor.
Şeytan ecelin kollarında uyuyor, ecel şeytanın nefesine sızıyor.
Burada bir günahkar, küçük bir kız çocuğunun ömründe yaşıyor.
Burada kötülük yatıyor, kötünün içindeyse iyi.
15.05.2020
°Kapak tasarımı bana aittir.
Yağmur yağıyor, her yeri sel alıyordu. Sokaktaki insanlar ıslanmamak için oradan oraya koşuyor, trafik arabalar sayesinde tıkanıyordu. Şemsiyesi olan insanlar rahat bir şekilde yolda yürüyordu. Şemsiyesi olmayanlar ise şanssızdı. Yağmurdan ıslanmamak için korunacak yer arıyorlardı.
Şemsiyesi olmayan, elinde kalın hukuk kitapları, üzerindeki deri ceketi ile rahatça yürüyordu İzem. Acelesi yoktu. Islanmayı seven biriydi. Küçükken babası onu sokağa attığında yağmurun altında kendi kendine eğlenir, biriken suların üzerine zıplardı.
Uzun kahverengi saçları ıslanıp birbirine karışmıştı. Elindeki hukuk kitapları çantasına sığmadığı için elinde sımsıkı tutuyor, ıslanmamaları için boynundaki kahverengi atkıyı kitaplarına siper ediyordu.
İzem Karasu.
Üniversite son sınıf öğrencisiydi kendisi. Yirmi üç yaşında, geleceğinin hayallerini kuran ve başarılı bir savcı olmayı hedefleyen bir hukuk öğrencisiydi. Son yılının bitmesine ve mezun olmasına sadece aylar kalmıştı.
Metro durağına inen yürüyen merdivenleri görene kadar normal hızda yürümeye devam etti. Yürüyen merdivenler gözüne çarpar çarpmaz adımlarını hızlandırdı.
İzem dışarıdan çok sert görünürdü. Bakışları her zaman insanlara nefretle bakardı. Oysaki sıcakkanlı biriydi. Sevdiklerine karşı çocuksu olurdu. Merhametli ve sevecendi. Soğuk olduğu insanlara acımazdı.
Metro durağına geldiğinde metro gelmişti bile. İnsanlar birbirlerini ittirerek metroya ulaşamaya çalışıyordu. Sanki birbirlerini itmeseler metroya binemeyecek gibi bir halleri vardı.
.....