Şarkı başlamıştı. Dört dakika on iki saniyelik bir eğlenceye adım atılmıştı. Genç kız, sesten uzak, mekanın en ücra köşesinde ayakta durur vaziyette bir elinde siyah bir bez parçası, diğer elinde ise parlatmaya başladığı kristal cam bardaklardan biri vardı. Oldukça iyi bir fiziğe sahip olan genç kız, kendini çalan müziğe kaptırarak kıvrımlı kalçasını arkada çalan müziğe göre sallandırıyordu hafifçe.
Genç kız, onu izleyen soğuk ve siyah irislere sahip olan adamın bakışlarını yakaladı. Genç kız, bedenini oynatmayı bırakıp ona bakan siyah irislere odaklandı. Siyah irislere sahip adam, genç kızın ona odaklandığını görünce dudağının kenarı kıvrıldı ve elinde içki bardağı bulunan kolunu genç kıza doğru kaldırdı. Genç kız, adamın bu davranışına karşı gözlerini devirdi ve işine devam etti. Ve sonunda, dört dakika on saniyelik eğlence bitip yerini başka bir şarkı almıştı.
Ben : anneni ara.
Oğuz:ne ?
Ben: sen sinem teyzenin oğlu değil misin?
Annen onu aramanı söylüyor.
Oğuz : peki bunu o niye söylemiyor ?
Ben : şarjı bitmiş?
Oğuz : şarjı bitmişse ben onu nasıl arayacağım peki ?
Ben yazıyor...
Ben çevrimiçi...
Ben : bir dakika oha doğru?
Şarjı bitmişse nasıl arayacaksın ?
Oğuz : bu küçük detayı yeni fark etmen gözlerimi yaşarttı.
Ben : sen bana Altan altan laf mı soktun ?
Hayırlı bir evlat olup annen ara demeden arasaydın böyle olmazdı 🙃
Oğuz : şimdi de sen mi bana laf sokmuş oldun?
Ben : haspinAllah sınanıyorum herhalde , git ara ne bilim ben ya.
Laf filan da sokmuyorum ayrıca.
Oğuz : sen kimsin ?
Ben: komşunuz ?
Oğuz : komşumuz kim?
Ben : evine gelseydin bilirdin.
Oğuz :geldiğim zamanlarda oldu ama tanımıyorum seni ?
Ben : o da senin kayıbın olsun hayırsızlığı bırakıp evine uğrarsın artık belki ?
Oğuz : bu aralar sanmıyorum.
Ben : benim ruhumda hayırsızlık diyorsun.
Oğuz :hayırsız olsaydım bu vatanı korumak için canımı feda etmezdim.
Ben :ne ?
Oğuz: tek hayırsız ben değilmişim anlaşılan , komşusunun oğlunun mesleğini bilmeyen bir komşu kızı.
Ne üzücü.
Tanışalım yüzbaşı Oğuz Türk...