SURP GİRAGORS KİLİSESİNDE ÇALAN ÇANLAR

Bu hikaye 1700 lü yıllarda, dönemin en kozmopolit yapıya sahip şehirlerinden biri olan Diyarbakır'da yaşayan Ermeni asıllı Areksiya ve Kürt asıllı Azad ın arasında geçen müthiş bir aşkı konu ediniyor. Dönemin en güzel şehirlerinden biri olan Amed de yaşanan bu sıradışı aşk hikayesi, bölgenin içinde olduğu durumu farklı bir açıdan ele alıyor. Areksiya yi ilk gördüğü anda aşık olan Azad in tüm farklılıklara ve tüm engellere rağmen aşık olduğu kızı görmek için her gün gittiği kilisede aşkı Areksiya yı görme uğruna yaşadığı olaylar anlatılıyor. Areksiya Surp Gİragors ermeni kilisesinde baş patrik olan Sarkisyan ın tek kızıdır. Areksiya babası ile her gün kiliseye gelip dini törenlere katılır aynı zamanda tüm ibadet saatlerinde kilisenin çanını çalıyordu. Kilisenin çan sesini duyan Azad ise bu ses üzerine kilise ye gelir ve Aşkı Areksiya yı bir kaç dakika olsun görme fırsatına erişir. Müslüman olan Azad, Areksiya ya olan aşkı uğruna her gün kiliseye gider ve oradaki tüm Ayinlere katılırdı. Bu Ayinler bir müddet sonra Azad ı çok farklı bir insan yapmıştır artık. Azad müslüman olan ailesinin Mahallesi'nde çok fazla kalmıyor her fırsatta kiliseye gidiyordu. Babası çok bağnaz ve tutucu olan Azad ın sürekli kiliseye gitmesi ve yıllar sonra artık bir ermeni Hristiyanı gibi hissetmesi onun başına bela olacak ve bunu öğrenen ailesi tarafından çok kötü bir şekilde cezalandırılması üzerine çok uzak bir şehre gönderiliyor. Bunu duyan Areksiya aşkı Azad in gitmesine karşı cıksada Azad uzaklara gönderiliyor ve bu ayrılık acısına dayanamayan Azad yıllar sonra bölgede büyük bir ayaklanmaya sebeb olacak bir isyan ile Diyarbakır'a geri dönüyor. Bu İsyanlarda Kilise deki yangında hayatını kaybeden Areksiya nın babası olacak ve Areksiya artık öksüz bir kız olarak amcasının yanına gidecek. Daha fazlası hikayenin devamınd