Gökyüzünde korku filmlerini aratmayacak biçimde etrafı aydınlatan bir şimşek çaktı. Yavaş yavaş bulutlar gözyaşlarını bırakıyordu. Kadın kalan son gücüyle karnı burnundayken koşmaya çalışıyordu ama hem yarası hem bebeği bunu engelliyordu. Az kalmıştı belki biraz daha dayanabilirse ilerideki telefon kulübesine varabilirdi. Çoktan fark etmişlerdir kaçtığımı diye düşündü. Bebeği için dayanmalıydı. İşte gördü, oradaydı telefon kulübesi. Hızla kulübeye girdi. Yaralı parmakları acele edercesine 155' i tuşladı. "Polis imd..." "Y-yardım edin lütfen. Birileri tarafından kaçırıldım. P-peşimdeler gelmek üzereler. Yardım edin ne o-olursunuz." Yarası konuşmasını zorluyordu. "Sakin olun hanımefendi! Şimdi bana adınızı ve bulunduğunuz yerin adresini verin." "A-adım Aylin Zeyrek. Ve..." Kadın etrafı taradı adres verebilmek için ve ileride bulunan 'Güneşli Sokak' tabelasını gördü. "Ankara G-güneşli Sokak ' da bir telefon k-kulübesindeyim." Adamlar konuşurken duymuştu Ankara' da olduklarını. Dayanacak nefesi kalmamıştı, acı çekiyordu. " Tamam hanımefendi. Polis ekipleri oraya geliyor. Yaralı mısınız?" Cevap verecek takati kalmamıştı. Zorlukla " E-evet. Çabuk olun. Kurtarın b-beni de Zümra 'mı da " diyebildi. Gözleri karardı birden ve kendini boşluğa attı. Birkaç dakika sonra ise uzaktan gelen, kulağı sağır edici sirenler yankılandı sokakta. Gökyüzü ihanete uğramış bir kadın gibi ağlıyordu. Belki de bu bahtsız bebeğe ağlıyordu. Kim bilir... O gece ağlayan gökyüzünde bir yıldız kaydı. Sevdiklerine bir elveda bile diyemeden. Uğruna can verdiği kişiyi doya doya öpemeden... . . .All Rights Reserved